Salı, Ocak 08, 2008

"The time has come today!"

Bugün o kadar iyi bir şeyler hissetim ki içimde...

Bu kadar sorunlu zamandan sonra kendimi sınıfın ortasında, insanlara bir şeyler anlatırken, dünyanın en rahat insanı gibi hissettim. Üzerimden gittikçe kalkan bu sıkıntının, artık kalıcı olarak gidici olmasını dilemekten başka yapabileceğim bir şey kalmadı sanırım.

Tabii bu ruh halimi en çok etkileyen şeylerden biri olan bir önceki yazımdaki grubun şahaneliği bir tarafa, hayatıma yağarak giriş yapan kar bugünkü içsel gündemimin en üst sırasında olan şeydi. Ayça'yla evden çıktığımızda sim gibi yağan karı Steve'e anlatırken "it isn't just snowing, it snows glitter!" gibi bir cümle kurdum, ki tam olarak böyleydi o sıralarda yağan karın betimlemesi. Ufak ufak, parıldayarak aşağılara inen ve üzerimizdeki siyah paltoların üzerine doğal ışıltılı bir işleme gibi düşen dünyanın en harika olayı (fever alarm!) için kime teşekkür etsem bilememekteyim. Doğal ve sürtünmesiz bir halde olan her şey çok güzel. Kendiliğindenlik en el üstünde tutulası kriterim oldu bu sıralar. Bu da iyi bir gelişme.

Bunun dışında, ara ara yaşadığım, üzerimdeki etkisini yavaş da olsa kaybeden geri-dönüş anları dışında her şey yerli yerinde. Bir süredir aklımı sakin tutma çalışmalarım, içimdeki savaş sürüp giderken el yordamıyla uygulamalı olarak gerçekleştirdiğim kriz yönetimim pek bir işe yaramakta.

Güzelinden bir tahta fotoğrafı buldum. Ellerinizi ekrana yaklaştırıp vurun bakalım tahtaya :)

0 saçmalayan daha çıktı: