Cumartesi, Ekim 28, 2006

No matter what we say,
no matter what we think,
we will never,
will never leave this room.
What are we going to do about this?

the notwist -- this room


Şarkıyı henüz dinlemedim ama şu linkteki fotoğrafla beraber bu sözleri okuyunca öylece kalakaldım...

http://www.flickr.com/photos/deniz_tavmen/167775905/


İyi geceler...

ceqlqmhu

Çarşamba, Ekim 11, 2006

aurora borealis

ölmeden bir adet sigur ròs şarkısı ile birlikte tanık olmak istediğim görüntülerin bir örneğidir bu. hayatta en çok görmek istediğim şeydir. ne bir müzik grubu, ne de tanrı... hayatımda hiçbir şeyi bu kadar çok görmek istememiştim...

günaydın...

tduhralf

rothko olucam ben!

eveet... bir yazıyla daha karşınızdayım. olabildiğimce cıvık, olabildiğince bilinç akışsal, olabildiğince abuk bir yazı yazacağım sanırım; şimdiden haberini olsun.

yarı dağınık, yarı toplu (bardağın dolu yarısı boş yarısı hangisi bilemedim de) odamdan bildirmekteyim size. komplo teorileri ile ilgili bir yazı yazarken, ne zaman görüşmediğim ve bugün pek bir sıklıkla ve yoğunlukta konuştuğum kova kadını kişisine online counselling yaptım. önce kova kadını gitti, sonra yazım bitti. mutlu mesut odamda, loş ışığımda oturmaktayım şimdi. moleskine denen kendinizi onun üzerine yazıp çizerken hemingway, van gogh zannetmenizi sağlayacak kadar başarılı bir pazarlama tekniğine sahip defterlerden birine sahip olmama rağmen, içimdeki kendimi afişe etme isteğiyle, buraya yazı yazmak istedim. amma velakin her zamanki gibi konu bulamamaktayım. birazcık rahatlık ve hayatımın düzene girmesi ile sakin bir hayata adım atmam sanırım bu konu sıkıntısının sebebidir çoklukla. ben de zaman geçiriyorum işte uykuya dalmadan önce odada soliloquy yaparak.

iyi ki diyorum şu an içimden, türk edebiyatına dalışımı sonlara bırakmışım. canım çok feci türk romanları, öyküleri, kurguları okumak istiyor. şimdilik şöyle günümüz yazarlardan başlayayım diyorum. tavsiyesi olan varsa hemen bir comment yazsın aşağıya zira ihtiyacım var tavsiyelere baya.

bir adet sylvester duruyor çalışma masamın üstünde bir ton kitap yığınının altında ezilmiş bir halde. ilginç bir görüntü... objelere verdiğim değerleri onların üstünden verdiğim şeylerin yokluğuyla anlamsızlaşan ve çöp haline gelen bir odam var sanırım. daha doğrusu eski odam daha bir öyleydi de. bu biraz daha arınmış hali...

yazmaktan sıkılana kadar yazasım var benim haberiniz olsun, hala okumama şansınız var.

en kısa zamanda kendime bir adet kanvas, envai çeşit boya ve fırça almak istiyorum. bu küçük, minik, güzel, benim olan odada bir uçtan bir uca boyamak istiyorum tualleri. hatta sonra daha büyük kanvaslara sonra daha da büyük daha daha büyük olanlara geçmek, renklerden okyanuslar, gökler, yüzler yapmak istiyorum. rothko olucam. hırs yaptım haha.

haha

neyse hadi iyi geceler oda ahalisi,
her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsan

(iyyy)

uiglky

Salı, Ekim 10, 2006

zifagu

yaaa yaaaa... bana bilmediğim bir şey söyleyin lütfan.

Never Date a Capricorn
Somber, demanding, and freakishly logical. Emotions? It's not clear that Capricorn has them.And while it may be flattering for a Capricorn to be serious about you, bad news: they expect you to be super serious in return.
Instead try dating: Aquarius, Gemini, Leo, or Virgo
What Sign Shouldn't You Date?

bzpjudy

Who Should Paint You: Andy Warhol

Andy Warhol

You've got an interested edge that would be reflected in any portraitYou don't need any fancy paint techniques to stand out from the crowd!
What Artist Should Paint Your Portrait?

fzoilr

Your Career Type: Artistic
You are expressive, original, and independent.Your talents lie in your artistic abilities: creative writing, drama, crafts, music, or art.
You would make an excellent:
Actor - Art Teacher - Book Editor Clothes Designer - Comedian - Composer Dancer - DJ - Graphic DesignerIllustrator - Musician - Sculptor
The worst career options for your are conventional careers, like bank teller or secretary.

fhobtoin

şöyle testler yaptım kendime olabildiğince aptal aptal. heman sonuçları yazayım.

You Are an Iced Coffee
At your best, you are: hyper, modern, and athletic
At your worst, you are: cheap and angsty
You drink coffee when: you're out with friends
Your caffeine addiction level: medium
What Kind of Coffee Are You?

Cuma, Ekim 06, 2006

from "et cetera"

"you are tired,
(i think)
of the always puzzle of living and doing;
and so am i.

come with me, then,
and we'll leave it far and far away--
(only you and i, understand!)

you have played,
(i think)
and broke the toys you were fondest of,
and are a little tired now;
tired of things that break, and---
just tired.
so am i.

but i come with a dream in my eyes tonight,
and i knock with a rose at the hopeless gate of your heart---
open to me!
for i will show you the places nobody knows,
and, if you like,
the perfect places of sleep.

ah, come with me!
i'll blow you that wonderful bubble, the moon,
that floats forever and a day;
i'll sing you the jacinth song
of the probable stars;
i will attempt the unstartled steppes of fream,
until i find the only flower,
which shall keep (i think) your little heart
while the moon comes out of the sea."

e. e. cummings


bugün pek bir şiir oldum ben.

djzaezne

Salı, Ekim 03, 2006

"m, s, b"

burn girl prom queen ve close encounters çalıyor. öncelikle bunu yazayım. yazayım ki nasıl bir modda olduğum anlaşılsın kolayca.

bir kaç gündür içimde garip şeyler oluyor. rüyalar görüyorum... pek hayra alamet gibi görünmeyen. yani benden başkasını zerre kadar ilgilendirmeyen rüyalar ama. kendi içime ayna tutan, bana içimdeki ayrı bir özge'den haberler getiren türden rüyalar. bir zamanlar içimde bir yerlerde kilitlediğim bir şeyler vardı. o kapının ardındakilerden, o kapıyı kilitleyen benden, o kapıyı kilitlememe sebep olan her şeyden bla bla bla, hepsinden uzakta sakin ve huzurlu yaşamıma devam ederken ben, kalp çarpıntılarıyla dolu mojosantrik yeni bir buluşmaya, tekrardan bir şeyleri yaratıp, onlarsız hayatıma devam edemeyeceğim şeyler yaratmaya hiç de hazırlıklı değilim.

her yeni kurtuluş anında, aldığım nefesin bir zamanlarda aldığım nefesle buluşması, çarpışması, çok mutlu olmam gereken en hızlı soluk alıp verilen bir yerlerde tam tersine, gözlerimden acıyla yaşlar fışkırması, her o anlarda kendi kendimi sıkmam ve karşımdakine, sırf o yüzümün allak bullaklığıyla karşılaşmaması gerektiğini bildiğimden sıkı sıkıya sarılmam...

yoruldum.

çok yoruldum.

daha fazla yazarsam nerelere gideceğim bu kapalı imgeselliğimle, kişisel betimlemelerimle, bunlar sizi ne kadar ilgilendirir; hiçbir şey bilmiyorum. belki de hiçbir şey yok. zamanında birinin gözlerinin içine bakıp, sesimi duymadığını bildiğim için, yavaş yavaş, tane tane "hiçbir şey yok" deyişimin sihrine sahip olan, o etkiyi benim için yaratabilecek bir insanın varlığına bu denli ihtiyaç duyuyor olmam kendimi hangi konumda değerlendirmemi gerekli kılıyor? bunu da bilmiyorum. sadece içimde bir reset düğmesi var. tehlike anında kendimi backupladığım o güvenli yere geri dönüşü sağlayan o düğmeye bu aralar bu kadar sık basma ihtiyacı hissetmem iyiye yorulamaz herhalde. bunu biliyorum ama yine de emin değilim.

bu kadar yazmama rağmen görüyorum ki içimde kalan his kırıntıları artık birike birike koca bir dağ haline gelmiş.
biriktirmek... arşivlerimi yokettim, hafızam yeteri kadar yük oluyor gerekçesiyle. ama şimdi görüyorum ki yazamadığım, dışavurmadığım ve arşivini tutmadığım her his içimdeki bu dağın bir parçası olmuş. şimdi ben bu dağı nasıl ayrıştırırım, o ayrıştırdıklarımı nerelerime yerleştiririm bilmiyorum. "m, s, b" fayansların aralarında saklı kalmış hüznümü, içime uzun uzun çekince çıtır çıtır eden sigaramın keyfini küçük, ona ait hissettiğim bir ev olmadan nasıl ve nereye akıtırım bilmiyorum....

bilmiyorum... hiçbir şey bilmiyorum. bilenlere gülüp geçiyorum...

mfoscgny

Pazar, Ekim 01, 2006

reklamlaar

öhömm
efenim yan tarafta kitsch object olarak da görülen blogum obviouslajtir'a bir peri değneisiyle jeedip kendisini bajtan yarattık. afiyet bal jeker olsun.

ayrıca paylajmak istedim: word verification hedesinde, buraya post yazarken veya bajka sitelere comment yazarken, hep bir sefer yanij girip ikinci sefer yandaki tekerlekli sandalye amcanın bana bakmasına "tamam ulan özürlüyüm ilk seferde yazamiom annadık, sus" tepkileriyle karjilik verıyorum.

-ama ayça yazık adama, onu da düjün o da blogger da memur en nihayetinde, ijini yapio zawallı