Cuma, Nisan 20, 2007

zdgjtuwy

Kedi yerde otururken kendimin ondan ne kadar farklı olduğunu düşünmek istedim. Ama önce ayça'yşa konuşuyordum. Ondan önce de Zodiac'ta içiyordum bir sürü insanla. Kavunlu votkamı içerken bomboş hissetmiştim kendimi... Daha fazla içtikçe, daha fazla düşünmeye başladım... İçtikçe birikti düşünceler... Ne zamandır buraya bir şey yazmadım dedim. ve burdayım işte. Hiç gerçeklerden bahsedesim yok ama... Bu durumda bile o kadar gerçeklerden ahsediyor gibiyim ki...

Üstümdeki sigara kokusunu ne zamandır bu kadar mide bulandırıcı bulmamıştım. O sigara kokusu ki beni ilk kretek içtiğim zamanlara götürüyor... O zamanların ilginç havası sarıyor etrafımı. Sonra bir anıya gidiyor aklım... Ne zamandır hiç görmediğim bir görüntü. Ne zamandır hatırlamadığım bir görüntü. Odamda biri kretek içiyor. Bense içerde mutfakta bir şeyler hazırlamaktayım. Sonra kokuyu alıp içeriye gidiyorum. Onu yatağımda kretek içerken görüp, kızıyorum ona.
-Beni niye çağırmadın ki?!

Sonra yanına oturuyorum. Yatağın yanında yerde... O bana sigarayı uzatıyor. Ben karanfil kokulu sigarayı içime çekerken onun sigara üzerinde bıraktığı ıslaklığı ağzımda hisseerek mutlu oluyorum.

Ne zaman öğrendim acaba bu kadar ayrıntılara gömülmeyi. Gelecekte aklıma gelmesi için mi aklıma kazıyordum o ayrıntıları; yoksa kendi kendime "evet yaşadım" demek için mi biriktiriyordum tüm bunları. Her neyse...

Sigara boktan bir şey; evet.

Sonra, gecenin bir yarısı -aynı şimdiki gibi ama daha geç- sabaha karşı bundan daha daha daha etkili anıları hatırladığım başka bir anıya kayıyorum şu anda... Bu sefer de imagine room'umu(zu)n o sarı kareli kanepesinde, mor bir battaniye altında ısınmaya çalışan 4 kişiden biri olarak uçucu ama içe oturacak kadar ve üstüste içe çekilmeyecek kadar ağır olan bir müzik eşliğinde gözlerim dolu olarak görüyorum kendimi... Ne güzel(di)...

Bir araya gelen birkaç kişi ve onların kendi apayrı hayatlarına rağmen her şeye aynı yerden devam edebilmesi her bir araya gelişlerinde... Onlardan biri olmak çok hüzünlü ama bir yandan da keyif verici. Böyle şeyleri herkes yaşayamıyor sanırım. Kimsenin böyle anıları da olmuyor. Kimse bir gece içinde Reykjavik'ten Ankara'ya, oradan da İstanbul'a uçamıyor bir anda... Kimse sayıklamalarını bu kadar aleni ama bu kadar kapalı yapamıyor. Kimse gözünü kapadığında yaşadıklarına bakıp "ne çok şey yaşamışım" diyemiyor. Kimse "kimse bunları yaşamamıştır" diyemiyor.

Benim dışımda.

Ya gerçekten olağanüstü anılara ve yaşanmışlıklara sahip olan biriyim, ya da aptalın tekiyim. Büyük ihtimalle bir çok kişi -okuyanlar için tabii- beni ikinci olasılıkla değerlendirecek... Olsun. Aptal da olsam buna inanabildiğim için herkesten daha şanslıyım.

Sayıklamalar halinde devam eden bu blogu kişisel çöplüğü olarak kullanmak isteyen herkes için açık ayrıca burası... Eğer ilgilenen olursa da onları bu odada görmek, klozete kusarmış gibi yazdıklarını okumak veya okumamak çok zevkli olduğundan, isteyen herkes bir mail aracılığıyla burada kusmak istediklerini kusabilir... Blog da herkesin kendi kendini aptal bir şekilde meşru kılabildiği bir ortam olduğundan, en azından işlevsel olsun burası değil mi...

Oradan oraya atlamak gibi bir lüksü -aynen şimdi, az önce, hep ve her zaman yaptığım gibi- daha başka kim nerede bulabilir ki bir blog dışında.

İyi geceler...