pleasure delayer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
pleasure delayer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazar, Nisan 06, 2008

"you'd see further if you'd only close your eyes..."

Bir sene gecikmeyle de olsa Air'ın Pocket Symphony'sini dinliyorum. Geçende S. ile otururken dinlemiştik. Her zamanki gibi güzel olduğundan artık bir şeyi bu söz ile tanımlamamız gerektiğinde "Air işte" deyip anlaşabileceğimizi söyledim ona. Tamam dedi. Aklınızda olsun sizin de. Hem kelime tasarrufu yapıyorsunuz, hem de Air'ı hatırlayıp yüzünüze oturan gülümsemeyle hayatınıza devam ediyorsunuz. Tavsiye ederim.

Sabahtan beri kahve içmeyi sona sakladığımdan, bir pleasure delayer olarak, sonunda içtiğim kahvenin tadı bir başka geldi. Müziğin de, erkeğin de, kadının da, hayatında pleasure delayer kriterlerine uyanını seviyorum. Pleasure delayer bir erkek nasıl ilişki yaşanacağını, bir kadın yaşananlardan nasıl zevk alacağını, müzik nasıl doğru düzgün müzik dinleneceğini, hayat ise nasıl yaşanacağını öğretiyor.

Tüm bunlar bir yana, hayatta daha yumuşak inişler çıkışlar yapmayı yeni yeni öğreniyor olmalıyım. Olaylara ve insanlara verdiğim tepkiler gittikçe "makul" noktasına yakınsıyor. O kadar hararetli savunmuyorum hiçbir şeyi. O kadar güçlü ifade etmiyorum kendimi. Sanırım dingin bir hale gelmem için hayat tüm gücünü seferber etmiş halde benim için. Teşekkür ederim buradan kendisine.

Bir şeyler yesem iyi olacak. Yeteri kadar erteledim sanırım bu işi de. Si ya.

Salı, Aralık 11, 2007

And one day I'm going to grow wings...

Burayı bugün bir Radiohead blogu yapmaya niyetlendim; evet...

Dinlediğim her Radiohead şarkısında, her seferinde ayrı ayrı bir şeyler yazmak istiyorum. Şimdiki ise zamanında bir tespitte bulunmuştum bu grupla ve kendimle ilgili. Şimdi nasılsa her şey başımıza yıkıldı, artık iki kişilik şeyleri başkalarıyla paylaşabilme rahatlığında yazacağım bunu da... Nasılsa artık iki kişilik bir şey kalmadı hani.

Neyse, efendim ben, Ok. Computer albümünü öyle çok seven biriyim ki, çok seviyorum ve bu grupla ve özellikle de bu albümleriyle ilgili sonsuza kadar saçmalama hakkını kendimde görebiliyorum bir süredir.

Ne zaman bu albümü dinlemeye başlasam Exit Music'in başlamasıyla beraber içimi bir mutluluk ve hüzün karışımı bir his sarıyor. Neden mi? Şöyle: Exit Music'in karanlık (Karanlık yazarken aklıma seni almak için havaalanına gidişim aklıma geldi, ne ilginç?! Gözlerimi kapadım bir an için ve geçti.) havasını hüzünle içime çekemiyorum ben hiçbir zaman tam olarak. Nedeni de bu şarkıdan hemen sonraki şarkının muhteşemliğidir. Ve hatta öyle bir şey var ki, taa albümü ilk dinlediğim zamanlardan beri bu şarkıyı dinleyişimin sebebi Let Down ile arasındaki geçiştir. Bu şarkıyı dinlerken hemen ardından gelen o geçiş ve Let Down'ın (bak ben de eki yanlış yazıyorum, ne var ki)akıcı güzelliği aklıma geliveriyor. Sonra şarkının hakkını veremiyorum, üzülüyorum. Ha bir de ne zaman Let Down dinlemek istesem önce Exit Music'i açıyorum. Bekliyorum... Pleasure delayer'ım ya hani...

Neyse, kısaca diyeceğim odur ki, Ok. Computer'ın en güzel yeri Exit Music ve Let Down arasındaki o kısacık köprüdür. Let Down ise albümün sanırım (hala karar veremiyorum ama olsun) en iyi şarkısıdır. Bu da böyle bilinsin.