Pazartesi, Aralık 10, 2007

Silently Leaving the Room, Silently Closing the Door...

Artık mızıldanmak yok. Bir yola girdiysem artık ucu sonu belli olmasa da berrak bir yol bu. Berrak olmayan, bulanık, çamur rengideki bir yoldan daha aydınlık olduğu da kesin. O halde benim buna sevinmem, böyle bir yolda ilerliyor olmanın mutluluğu içinde olmam gerekir. "Supposed to be" diye bir laf var ya; öyle işte...

Tabii her şey bu lafa göre biçimlenmiyor ama olsun... Yani insan bir şeyin farkındayken onun tam tersi şeklinde davranabiliyor. Şimdi iyi hissetmem gerekiyor. Ayakta durmam lazım.. Aklımı toparlamam, önümdeki yeni olasılıkları ve yolları görmek için ayık durmam lazım. Son zamanlardaki "opium smoker"lığımdan sıyrılmanın tam vaktinin geldiğini düşünmekteyim (evet "Şahan". Yoksa "sen" mi demeliydim?:) ). Ben kendimi iyi hissedeyim, iyi hissetmek için elimden gerekeni yapayım, "özledim, seviyorum" diye bir hayaletin peşinden gitmekten vazgeçeyim, sonra her şey kendiliğinden yoluna girecek, biliyorum... "Biliyorum"ları artık "hissediyorum"lara dönüştürmek zamanı geldi. Bu kadar şımarıklık yeter artık.

Her kelimemden, sözcüğümden su damlamasın istiyorum. Başkalarını etkilemeyeyim istiyorum. İyi veya kötü kimse benden kaynaklı hiçbir şey hissetmesin. Bir süre kimse bana dokunmasın, deri değiştireyim, hayatıma devam edeyim diyorum artık. Önümde yaşamam gereken bir hayat var hala yaşıyor olduğuma göre. O hayatın hakkını vereyim, yakın geçmişteki kötü günleri o günlerden önceki güzel günlerle beraber bir odanın içine tıkıştırıp yeni bir odaya geçeyim diyorum. Mutlu şarkılar dinleyip, yeni insanlara yeni etiketler yapıştırayım istiyorum. Ağzımdan çıkan hiçbir kelimeyi unutmayan biri olsun hayatımda; unutulmadığım için iyi hissedeyim istiyorum. Hafızası benden iyi olan insanlar olsun hayatımda, beni şaşırtsınlar istiyorum.

Kedim Paul, ben ve yanımda olan arkadaşlarımla beraber mutlu bir topluluk olarak hayatımıza devam edelim... Her günümüz güzel konulardan bahsetmekle geçsin, mızmız konuşmalarla, "kötü hissediyoruuum"larla değil de "hadi İstanbul'a kaçalım"larla dolu olsun. Birilerini görüp görmeyeceğimi düşünüp anları unufak edip cehennem gibi zamanlar geçirmek istemiyorum. Ummadık zamanlarda herkesle karşılaşabilme özgürlüğümü tekrardan kazandım az önce sanırım nasıl olduysa. O özgürlüğün değeri ki, ölçülemez.

Kısacası "Paranın satın alamayacağı şeyler var... Geri kalan her şey için Mastercard". Yaaa...

0 saçmalayan daha çıktı: