Son üç gündür ayık olduğum tek gün bugündü, o da uyku tarafından uyuşturuldu. Çok çalıştım bugün. Eve dönmeden bir arkadaşımla yemek yedik, eve geldim. Artık toplayacağımdan tamamen umudumu kestiğim dağınık odamda -evet odamdayım, salonda değil- oturuyorum. Uykum var ama uyutmayan o kadar çok düşünce var ki aklımda... Değinmek istemiyorum ama bakarsınız oralara kayar konu bilemiyorum.
Dün gece hiç ummadık bir yerde, ummadık bir insanı görüp, ummadık tepkiler verdim. Kıskandım onu çok. Belki de hayatımda en çok onu kıskandım bu zamana dek. Tüm gece içim içimi yedi, durdu. Gittiğim mekanlarda oturduğum veya durduğum yerlerde içimden geçebilirdi insanlar; o derece şeffaftım. Zaten Salih'in dediğine göre onu gördüğüm an "hayalet görmüş"e dönmüşüm. Evet dedim kendi kendime içimden, beraberinde getirdiği bir hayalet beni bu hale getirmiş olabilir. Demek ki gerçekten bu sözün bir karşılığı varmış diye gülümsedim sonra da. Aida'ya, Rory'e ve Rafi'ye rağmen gecem vasatın üstüne çıkamadı. Oysa yeni şarkılar vardı... Son şarkıyı ise My Funny Valentine'la yaptım yine. Şüphelerim vardı bunu yapmakla ilgili ama dayanamadım ve söyledim. Bu sefer gülümsetmek yerine farklı etkilerde bulundu. O kadar Cardinal Melon içersem olacağı bu tabii... Her neyse...
Yazının sonunu getiremiyorum. Madem öyle son bir söz Devics'ten gelsin, hem de Heaven Please'den...
"heaven please i've been walking
gates whose entrance i am denied
let me in let me in now"
Haavi'ye sonsuz teşekkürler... O bilir neden olduğunu.
sesli meram 489 -- վիճակվել
2 gün önce
0 saçmalayan daha çıktı:
Yorum Gönder