Cumartesi, Aralık 29, 2007

Awkwardness...

Bu aralar saniyem saniyemi tutmuyor ve bir yukarılarda bir aşağılarda zıp zıp zıplıyor ruh halim. Tansiyon hastaları vardır ya, şimdi adı aklıma gelmedi ama sanki belirgin bir ismi vardı, bir inip bir çıkar tansiyonları; aynen öyle. İnsanın sakinleşmesi için böyle dalgalanmalara ihtiyacı var sanırım. Eminim birkaç ay sonra dönüp baktığımda yazdıklarımla neleri devirmişim buraya gelirken diye düşünüp duracağım.

İşin garip tarafı ise şu ki, önceki yazdığım konularda tam tersini hissettiğimi iddia edecek kadar da şuursuzum bu aralar. Sürekli kendi kendini bozan hislerin hepsi içimde. Deconstructing Harry'deki cehennem sahnesi geliyor aklıma hep içimi düşündükçe. Orası gibi işte içim. Yakılması emredilenler (içimdeki şeytan emrediyor tabii) yakılıyor, sonra ardından yasları tutuluyor (içimdeki melekler tarafından). Arada aralarında dolaşıyorum elimde martini ve yüzümdeki evil grin ile. Ama sonunda hep hüzün oluyor. Bu "Dark side" hikayesinin sonu nasıl gelecek merak ediyorum. İçimde sonradan yer edenleri yakarken, onlarla beraber koca bir yığın anıyı da yakmak zorunda olmak, tüm sistemimi bozuyor. İçim ve dışım senkronizasyon mağduru. Ne diyorsam burada içim farklı diyordur, ne hissediyorsam, buraya farklı yazıyorumdur. Her neyse... Geçmişin geçmişte kalması gerektiği gecelerden birindeyiz.

Bir de, geçmiş silinmeyen bir şey. Anılar bile silinmiyor. Reader bile silmiyor eski postları bloglardan silindiği halde.

Hiçbir şeyi düzeltemeyen, her şeyi daha da yerin dibine sokan bir "divina"nın beceriksizliği devam ettikçe onun hemen yanıbaşında duran bir şeytanla yaşamak ve onun dediklerine arada boyun eğmek zorundayım sanırım bir süre daha.

0 saçmalayan daha çıktı: