Çarşamba, Mart 05, 2008

"a sigh is just a sigh"

Bir defter var. Kimin olduğu belli değil ama bende duruyor. Ona aylar sonra yazılr yazma gereği hissettim. Yeri ve zamanı geldiğinde sahibini bulacaktır diye düşünüyorum. Buldurmak lazım. Her ne olursa olsun sahibi kendisi için yazılanları okumalı, bilmeli.

Onun dışında, boş bir gündü. Evi tertemiz ettim. Evi temizlerken, kafamdaki düşüncelerin aldığı şekiller çok eğlendiriciydi. Bazen kendimi acaip şeyler düşünürken buldum, süpürgeyi kendisiyle temizledim, vileda kovasını viledayla sildim falan filan. Ev temizlendikten sonra, beş çayımı yaptım. Kendi evimi kendim temizliyor olabilirim ama beş çayımdan eksik kalmam. Şaka bir yana, epey keyifliydim yine bugün. Bir ara yüzüm asıldı, o sırada o deftere sarıldım yazdım, geçti.

Akşam da kızlar partisi yapacaktık. Yaptık, bitti. Rakı içmemiştim bundan önce. İçmiştim ama hiç sevmemiştim. Rakı içtik. Bu sefer sevdim. Sohbet ettik. Televizyonda maç vardı. Onu açtık. Sessiz sessiz oynadı Fenerbahçe bugün bizim evde. Keşke gelip görseydiniz. Çıtları çıkmadı. Ayrıca babamla birbirimize söz verdik sigara konusunda. Son üç gündür sigara içmediğimi ve o da eğer içmezse tekrardan başlamayacağımı söyledim telefonda. Onu çok özledim ve istemiyorum günde üç paket Parliament içmesini. O da kabul etti. "Madem kızım öyle istiyor, madem senin başlamamana sebep olacak, ben de içmeyeyim" dedi. Başka bir erkeği onu sevdiğim kadar sevebilir miyim günün birinde merak etmekteyim.

Saçlarım uzuyor. Kestirmiyorum inatla. Uzasınlar, ben yapacağımı biliyorum onlara.

2 saçmalayan daha çıktı:

Adsız dedi ki...

ben de temizlik yapicam bu aksam eve gidince :) temizlik malzemelerimiz, viledamiz vs. tam tesekkul hem de! oh mis :)

divina dedi ki...

Temizlikten sonraki içilen kahve veya çay kadar keyifli az şey vardır sanırım. Mis gibi kokular eşliğinde...