Hayatta bazı anlar var, sürpriz yapıp yapmayacağımı sorgulayan bir an gibi. O anda mesela, yapmadığım bir şey için pişmanlık duyuyorum hala. Taksiyi durdurup, içinden çıkıp, kapısını çarpmam, bir daha da geriye dönmemem gerekiyormuş ne olursa olsun. Kim sürprizleri sevmez ki?
Bir de İstanbul'dayken bir şeyler karalamışım moleskine'ime. Özet olarak insanların birbirlerine karşı dürüst ve bu yüzden herkesin ilk kriterlerinden birinin dürüstlük olması gerektiğini yazmışım. Sonra da o yüzden insan kendisine karşı olan dürüstlüğüyle canını yakan değil, kendisini mutlu edebilen insanların peşine düşmeli bana göre gibi bir şeyler demişim. İnsan eğer dürüstlüğüyle karşıdakini mutlu edebiliyorsa ne mutlu ona ki sevdiği biriyle beraber demektir diye de buraya bir cümle yazayım dedim. Öyle.
Sonra bir sayfa atlamışım nasıl olduysa. Boş kalmış o sayfa. Aceleyle ders esnasında bir öğrencimin bir sözünü yazmışım. Hatırladım ki o an epey eğlenmiştim bu tespitiyle. Şöyle oldu aslında. D. bana ev sahibinin İngilizce karşılığını sordu. Söyledim. "Landlord" dedim. O da "Hahaha Çokoprens gibi yani" dedi. "Çok sevdim!" demişim bunu oraya yazıp. Hakikaten de pek güzel bir bağlantı.
Bir de bir yerde okudum -yazarını yakinen tanıdığım için belki hoşuma gitmiş olabilir bu sözler ama olsun, şöyle yazıyordu:
"Hiçbir görüntü, hiçbir ses, hiçbir an, hiçbir şey geleceğe açılamıyor. Hepsi anlara kilitlenmiş. Geçmişim şimdiden başlayacak her noktayı engelliyor."
sesli meram 489 -- վիճակվել
2 gün önce
2 saçmalayan daha çıktı:
no suprise
"no surprise"?
Yorum Gönder