Perşembe, Mart 06, 2008

Tintinnabulation

Bugün eve dönerken kulağımda Mogwai vardı. Post-rock denen şeyin sınırsızlığı bir yana, şarkılarda sözleri kullanarak insanın içindeki düşünce ve hisleri eğip bükme devrinde sözler olmadan müzik yapabilmek her grubun harcı değil. Bunu adamakıllı yapabilen gruplardan biri de Mogwai. Evet, kabul ediyorum, artık önümüzde onlarca ve hatta belki yüzlerce aynı işi yapan grup var. Ama onların yeri her şeyden önce tarifsiz Cody ile kodlanmış bende. Seneler önce -sanırım 2000- Rüzgar sayesinde tanıdığım bu grup hala dinlediğimde beni güzel yerlere sürüklüyor. Güzel kavramımın Edgar Allan Poe'nunkini andırdığı göz önünde bulundurulursa, nasıl yerlere götürdüğü de tahmin edilebilir belki. Her neyse, işte Mogwai, bu genelde sözsüz olan müzikleriyle 1900lü yılların başlarında abstrakt resimleri, heykelleri yapanlara benziyor. O zamanlarda Brancusi'nin Bird in Space'i anlaşılamamıştı belki veya şekli ve figüratif olan her şeyi sanat objesinden uzaklaştıran, artık objeyi değil de onu yerleştirecek alanı sorgulayan hiçbir şey sanattan sayılmamıştı ama sağolsun o zamanın sanatçıları, bizi bu konuda öyle güzel etkilemişler, bu zamanların "sanat" kavramını öyle doğru bir yerden yakalamışlar ki, grubu genelde 21. yüzyılın başında (böyle diyince tarihi bir şeyden bahsediyoruz hissi oluyor gibi geldi ama işte sene 2000 falan) dinlemeye başlamış olan insanlar olarak, hiç de yadırgamadan, uzun süredir unutulmuş olan bir kapının anahtarını bulmuşçasına merak içinde dinledik bu grubu. Yapılan şeyin soyutluğu yüzünden çoğu insanın algı eşiklerindeki eleklerine takılı kalmıştır tabii tam bu yüzden ama yerinde olan her şey çoğunluk tarafından görmezden gelinmiştir en iyi ihtimalle. Aynı şey bazen Sigur Rós için de geçerli ama daha çok Mogwai.

Böyle düşünceler geçerken aklımdan, inmem gereken yeri kaçıracaktım neredeyse... Hemen kendime geldim. İndim. Evime geldim. O zamandan bu zamana kadar aklımda kalanlar bunlardı. Alnımı ve burnumu yüzümden çıkarabilseydim dediğim bir günün sonunda, ancak bu kadar yazabildim. Sonradan daha iyisini yazana kadar bu burada dursun. Gözüme kötü veya eksik gelene kadar -ki farkındayım öyle olduğunun, yazıyı düzenlemeyeceğimi biliyorum. Evet en iyisi burada durması.

Onun dışında tüm gün Zuma oynadım. Bu oyunu delice oynadığım eski zamanlara geri dönüş yaşadım. Hatırlıyorum da bir gün içinde 2 defa bitirmiştim bu oyunu. Bütün dünyayı ağzımdan fırlayan toplarla yok edebileceğimi bile hissetmiştim. Meğerse Zuma'dan aldığım zevk tükenmemiş de, ben farkında olmadan "save" etmişim o zevki. Bugün yükledim o halimi yine. Canavar oldum.

Arabella diye bir ismi küçük bir kız çocuğuna isim yapabilen insanı merak etmekteyim son olarak.

Uyuyayım ben en iyisi.

0 saçmalayan daha çıktı: