Pazar, Mart 30, 2008

"Summer’s winter’s cure"

İlk kez başlıktaki gibi bir cümleye inanmak istediğim bir an yaşamaktayım. Aklımda bunun dışında yeni hiçbir şey yok. Sadece yazıyor olmak için yazıyorum bunu da. O halde neden yazıyorsun derseniz cevap veremem, o yüzden sormayınız lütfen.

Bu aralar hiç ummadığım şekilde birileri hayatıma tekrardan giriş yaptı. Bu insan benim hayatımdaki bir noktada kendisini yerleştirebileceğim "en" noktasındayı. Ama bir şekilde, hayat vs. derken kaybettik birbirimizi. Biraz benim ketumluğum ve "buraya kadarmış"çılığım, onun da benzer tavırları dolayısıyla koptuk gittik. Geçen İstanbul'a gidişimde evinin önünden geçerken mesaj attım. Merakla ne diyecek diye beklerken, kendimi olası en kötü cevaplara hazırladım. Sonra öyle olmadı. O cevapları iki saniyede unutturacak güzel bir mesaj geldi ondan bana. Üstüne görüşemediğimiz zamanların acısını çıkaracağımıza dair umutluyum bir de. Her şey daha iyiye gitsin istiyorum aynen bunun gibi.

Bugün canımın bir anda bir şey nedeniyle sıkıldığını anlayan bazı insanlar beni mutlu ettiler. Onları gerçekten ben de seviyorum. Ama belli sebeplerle kendi çıkarlarını gözeterekten iki saniye içinde bana gülümseyip iki saniye sonra işlerine gelmeyen bir şey yüzünden suratlarını ekşiten insanlardan hazzetmiyorum. Bu en yakınımda olanlar olsa bile hazzetmiyorum. Hatta o zaman daha da irrite olup, daha kötü hissediyorum.

Sabah sabah K. ile kalkıp klasik kahvaltımızı her zamanki Pazar sabahı mekanımızda yaptık. Bu sefer biraz kısa sürdü ama yeşiller içinde gördüğümüz o ufak çocuk gerçekten eğer onun yaşında olsaydım uzun süre bakınıp "ne hoşmuş" bu diyebileceğim bir tip olurdu.

Yine yoğun ama nispeten boş bir hafta beni bekliyor. Saatleri ileri aldık dün gece. Artık bir saatlik gelecekte yaşıyoruz. Bunu bildikten sonra zaman yolculuğuna hala bir yol bulmaya çalışmak çok anlamsız; saatlerle ilgilenmiyor olmak ise çok iyi bir şey. Hatta eskiden normalmiş gibi hesaplamalar yaptığım zamanları hatırlayıp şaşırmak, gözlerimi kocaman açarak "Nasılmış yaa?!" demek daha daha çok iyi bir şey. Gerçek hastalık olmadan gerçek tedavi olmuyor. Kendimi sonuna kadar hasta etmiş sonra aynı şekilde bilmemnerenin dibinden yine kendi kendime çıkarmış olmanın haklı gururunu taşıyorum. Bu gururla yatağıma doğru yöneliyorum. Biraz müzik dinleyip, biraz kitap okuyarak hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim.

--- Spoiler ---
Sonunda da uyuyacağım kulağımda bir adam "Dream, dream, dream, my lonely one" diye fısıldarken hem de.
--- Spoiler ---

ps: Yazı yazarken yaşamıyor olduğum yanılsamasına sahip olduğumu farkettim son cümlemde. Üstüne mutlaka bir şeyler yazmak ve doğru mu değil mi diye kontrol etmek gerekiyor. Unutursam hatırlatın biriniz rica ederim.

0 saçmalayan daha çıktı: