Pazar, Mart 02, 2008

Heima/Evde




Dün akşam 21:45'te bu filmi izlemeye başladık. Benim için yıllardır evim dışında bir iki yerde daha dinlemiş olduğum Sigur Rós'u böyle bir ortamda bu kadar çok insan içinde ilk dinleyecek ve hatta izleyecek olmamdan ötürü bir ilkti bu. İ. önceden Londra'da konserlerine gidip bana canlı canlı dinletmişti sağolsun ama sinema perdesinde onları görmek, öyle bir salonda dinlemek ve izlemek bile apayrı bir keyifmiş.

Her şey bir yana, bu kadar başarılı olmuş bir grubun üyelerinin nasıl bu kadar naif ve kendi halindeki kalabilmiş olmalarına şaşırıyorsunuz. Sonra "Saçmalama, zaten öyle olmasalardı bu müziği yapabilirler miydi" dedikten hemen sonra ise "Eh zaten karşı koltuktaki yastık öyle duruyor olmasaydı şu an bu noktada olmazdık da" gibi saçma sapan yerlere kayıp gidiyor aklım ama olsun, yine de şaşırmak güzel bir his paketi hediye ediyor insana. Oldukça mütevaziler ve "Zaten olması gereken buydu ve bizim için başka bir alternatif hiçbir zaman olmadı bile" gibi bir havadalardı her görüntüsü ve her sözlerinde. Aklıma otel odalarında binbir çeşit gerizekalılık yapmayı matah bir şey sanan şarkıcılar geldi şimdi de. Bir onlara bakıp, bir de oradan buradan taşları, ağaçları alıp müzik aleti yaratan bir üyeye sahip olan Sigur Rós'a bakıyorum da. Ne gereği var diyorum.

İzlanda'nın abidik gubidik ama benim için gitmesem de görmesem de o benimdir dediğim köylerinde, kasabalarında verdikleri konserler, gösterdikleri performanslar, güzel bebekler ve insanlar, huzurla hüznün karışımı olan ancak meleklerin yaratıp söyleyebilecekleri müziklerle dolu muhteşem bir filmdi Heima. Sondaki "bu filmi kimler yapmış acaba" kısmı için cevap beklemeyenleri "Untitled #3" ile koltuklara yapıştırdılar, bir film sonuna kadar nasıl izletilir onu anlattılar bize. Ben ise o esnada zaten sondan hemen önce görkemli bir kapanış öncesi müziği olarak filme eklenmiş olduğunu düşündüğüm en sevdiğim Sigur Rós şarkısı olan "Untitled #8"deydim hala...

Çıkışında bir süre kırmızı gözlerle "Her şey ne kadar da anlamsız oysa ki?!" şeklinde sayıklamalar halinde yan etkileri görülebilir. Bir süredir ağlamayı unutmuş bir insansanız bu durumunuz canınızı sıkmak bir yana, sizi mutlu bile edebilir. Ne de olsa bu şarkılar için gözyaşı dökmenin bir kötülüğü yok. Yeter ki doğru imgeler canlansın akılda, yeter ki anlamsız anlar hatırlanmasın.

(Bunlar) Olmadığında hayat daha rahatmış.

2 saçmalayan daha çıktı:

kristensenn dedi ki...

Hayatım boyunca daha harika bir şey izlememiştim sanırım.

I was at home too.

divina dedi ki...

It really felt like home...