Perşembe, Mart 20, 2008

"One Morning in May"

Ben bugün yine çok konuştum.

Birisi bana ilginç haberler verdi. Bol bol "Şeytan" gördüm; "Azize"yi severim dedim, "Peki, ama dikkatli ol" dendi.

Çok konuşmam nedeniyle canım sıkkın. Bazen ağzımı bantlamak istiyorum. Şu insanların yüzünü gözünü kapattıkları siyah bantlar vardır ya gazetelerde, birileri bazı şeylerden bahsederken ben onlardan bir tanesini ağzıma yapıştırsa; birileri ben bir şeyler görmek için orayı burayı karıştırdığımda gözlerimi o siyah bantlarla kapasa ne iyi olurdu.

July Skies dinliyorum; sağolsun dream endless, sayesinde uzun süredir aradığım, içimdeki soğuk kütleleri biraz da olsa damla damla akacak hale getiren bu müziği bana tanıştırmıştı çok önceden. Geçende blogunda gezinirken bir deneyeyim yeniden dinlemeyi dedim, ki iyi ki demişim. Her ne kadar July Skies İngiltere'den çıkmış olsa da bence buzulların erimesi, global ısınma gibi durumların olmasının nedeni genelde soğuk ülkelerde yankılanan ve buralardan çıkan bu tür müziklerin eseri. Buzulların ortasında böyle müzikler dinlersen veya yaparsan, onların erimemesini beklemek komik.

Sabahtan akşama L. ile gezinmek, sonrasında ilginç bir birkaç saat yaşamak, üzerine A. ile eve gelip keyif yapmak bazen yetmiyor. Bazen bazı fotoğraflardaki anları dondurmak istiyorum. Bazen gülümseyerek uyuduğum, bazen de kahkahalar atıp gözlerimi kapadığım bir ana dönmek istiyorum. Ama hep dönmek. Bir gün aklımdaki her şeyi bir kitaba dökebilirsem eğer sırf bu yüzden kitabın adını "Retrospektif" koyabilirim sanırım. İçimdeki kapanmak bilmeyen o retrospektif sergilerin sonu ancak öyle gelir belki.

Zamanda yolculuk denen şeyi kim neden hayal eder diye düşündüm bedenim ve ruhum ayrı ayrı takılırken yine. Zaten kim şu anı yaşayabiliyor ki zamanda yolculuk yapmayı hayal etsin? Bedenen gitsen ne olur sanki, ruhun zamanda bir yerlerde kaybolmuşken. Önemli olan sanırım her ikisini şu anda sabitlemek. Ne ileri ne geri adım atmak istediğim bu aralarda, önüme çıkan fırsatları görmezden gelirken ben, kendimi Desmond'vari yolculuklarda bulmak kadar rahatsız edici başka bir şey yok. Ruhumun bir süredir yaptığı yolculuk zamanlarından kalma bir adet "sabit"imin olmayışı ne acı.

(Tam da bloga bunu post etmeye hazırlanıyorken, July Skies'ın Last.fm'deki sayfasına girdiğimde, sanatçı bilgisini giren son kişinin kim olduğuna bakasım geldi. Baktığımda kendisinin kişisel bilgilerinde şöyle bir şey yazdığını gördüm: " I live for the past." ...)

1 saçmalayan daha çıktı:

Ayça dedi ki...

kıçlarımızı sağa sola sallayarak "pop goes my heart" sölemeye davet ediorum ozman seni :D