Salı, Nisan 07, 2009

Stay Inside, Feel Everything

Bir hevesle gittim ben de Armada'ya. Kaybolmuştu ya sütlü yüzüğüm, gidip yenisini almak istedim bir anda evden çıkar çıkmaz. Saatler 16:55'i gösteriyordu. Saat 18:10'da derste olmalıydım. Taksiye bindim ve saat 17:03'te Armada'daydım. Saat 17:15'te kaybolan yüzüğün yerini yenisi almıştı ve ben yağmur altında taksiye doğru yürüdüm. Saat 17:18'de taksideydim. Bundan tam bir saat sonra yani aslında 18:20'de on dakika gecikmeli olarak dersimdeydim. Obama sağolsun her bir yol tıkanmıştı kendisi rahat rahat geçip gitsin diye. Bir saat boyunca taksici amcayla herkese sövdük saydık. Yasak masak dinlemeyip sigaralar yaktık karşılıklı içtik. Adamcağızın elinde olsa bana kahve çay da ikram edecekti ama yerimiz yoktu. Normalde on dakikayı aşmayacak o yolculuk nasıl o hale geldi daha fazla anlatmak istemiyorum açıkçası. Sinir krizleri geçirdim zira arabadan inip yürüsem daha rahat giderdim ama işin kötüsü deli gibi de yağmur yağıyordu, çıkıp yürüsem kesin hasta olurdum. O halde derse de giremezdim. Velhasıl bugünkü bir saatlik taksi hapsimden çıkarılacak sonuç yarın İstanbul'un geçici ama ciddi ciddi felç geçireceğidir. Haberiniz olsun şimdiden, evden mevden çıkmayın olabildiğince.

Sütlü yüzüğüme gelince ne badireler atlatmıştı kendisi. Yani eskisi. Ama sanırım daha fazla bende durmak istemedi, mistik bir şekilde kayboldu. Tabii bunu mistik sıfatıyla betimlemiş olmam tamamen hafızamın onu son gördüğüm vakitlerdeki yamulmasıyla da alakalı. Yoksa buharlaşıp uçmadı ya. Yenisinin ise tanrı yardımcısı olsun. bana dayanmak biraz zor olsa gerek ama olsun. Kaybolmasın öyle. Adam olsun biraz. Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla.

Asobi Seksu böyle güzel akustik hale gelmeyi kimden öğrendi acaba. Bağımlılık yarattılar yine sağolsunlar. Üzerimden bir çok şey çıkarıp atmaya çalıştığım şu günlerde Asobi ve bu yüzük üzerime yapıştı. hiç de atasım yok. Yerim onları. I will eat you all alive and there'll be no more lies. İvit.

30 Mayıs'ta Friendly Fires'a gidilecek bir de. Zıplanıp, dansedilecek diye not düştüm ajandama. Keşke ajanda sahibi olabilecek kadar planlı programlı olsam.

Paul Banks'in yüzünü peynirli gözlemeye benzetenleri kınıyorum bir de.

O kadar.

1 saçmalayan daha çıktı:

Damla dedi ki...

gözleme ha ^^ interpol elemanlarına laf söyletmem ben, eski alışkanlık. paul ayrı bir hayranlık vesilesi tabii.
bir de o yüzüğün resmini çek, merak ettim :)