Perşembe, Nisan 16, 2009

"April, What if I Drown"



Ben bu aralar pek bir havai oldum. Şu üstteki kadar dağınık her yer aklımda. Uzun süredir adam gibi bir şeyler yazmamamın sebebi de bu sanırım. Hiçbir şeyi o kadar da kafama takmıyorum. Eskisi gibi detay detay incelemiyorum. Bu bir yerde iyi bir şey tabii zira sonra hastalıklı bir zihin ve yorulmuş bir beden olarak geri dönüyor insana her düşünüp kafasına taktığı şey. Uzun süredir hiç olmadığım kadar kafam rahat dolanırken, yine bir şekilde kendimi rahatsız edecek bir şeyler buldum tabii ama. Eski alışkanlıkları bırakmak o kadar da kolay değildir ya zaten. Şimdi de aklımdaki şeyleri bir sıraya dizip bir şeylere düzen getirmeye çalışırken buldum kendimi. Bu düzen sırasında o düzeni yerle bir edecek şeyler de yok değil tabii. Aklımdakileri kimseyle paylaşmama ama şahane paylaşıyormuş gibi yapma konusunda üzerime tanımadığımdan, yine pek kimse durumun farkında değildir. Şimdi buraları okuması muhtemel sevgili S. ve B.'ya tavsiyem beni görünce bir şey sormayın, imalı imalı da bakmayın nedir nedir diye sorgulayan gözlerle.

Günlük hayatımın içine bu gizli saklılarımı öyle komik yereştiriyorum ki, bazen verdiğim bir cevabın içinde her şey apaçık görünürken, kimsenin durumu anlamaması için farkında olmadan nasıl oluyorsa seçtiğim kelimelerle oluşturduğum cümleler beni gülümsetiyor. Az önce post'u yazmaya başlarken başladığım Glissando ise şu anda üzerimdeki etkisini devreye sokmuş olmasına rağmen yine de aklım orada burada.


"I am up in the clouds and I can't and I can't come down". Harfi harfine. Biraz daha devam edersem bu halime paralize oluş eylemsizlikten katılaşmış bir madde haline gelip şarkının sonraki satırlarına sızmaktan korkuyorum. Görünce önce ürktüğüm o at gibi beni ürküten şeyler oluyor. En azından bu aralar farkına varınca şapşallar gibi ağzımı açarak şaşırdığım "yaşıyor olduğum hissi"ni yakalayabiliyorum sayelerinde. Speşıl tenks to _________________________.

Sonra bazı şeylerin kemiklerimi ısıtmasına izin veresim bazı şarkıların sözlerini buraya kopyalıp yapıştırasım geliyor. O kadar zamanlık çalışmayı heba etme, ezberi bozma diyorum. Milli marşları ezberletip, ıkına ıkına söylettirilen çocukların o eğreti görüntüsü gözümün önüne geliyor. Daha ne kadar sevimsiz görünebilirdi bu halim gözüme bilmiyorum.

Neyse ki kendisi de öyle olduğundan beni anlayıp, bana Ms. Bakarız diyen biri var. Sevgili Mr. Bakarız'a gelsin o zaman Fifths of Seven'dan Bless Our Wandering Dreamers. Mır.

2 saçmalayan daha çıktı:

Ayça dedi ki...

sana bahar ilk defa uuramis gibi olmussun :)

Radnor dedi ki...

:) hihi