Pazartesi, Mayıs 12, 2008

"Try to run but it follows you up a hill..."

Midem bulanıyor bazen bazı şeyleri düşündükçe. Nasıl olabilir diye düşününce aklımın almadığı, insan doğasının kontrolsüz halde aldığı şekil, o karanlık noktalar midemi bulandırıyor. Hiç bir zaman bu kadarına şahit olmamıştım sanırım. Bu kadar karanlığına maruz kalacağımı, bu kadar karanlığın beni bu hale getirebileceğini hiç düşünmemiştim sanırım. Zaten başıma ne gelirse böyle absurd rahatlığımdan, insanlarla tanıştığımda ve onları hayatıma alırkenki kriterlerimin içinde "güven" kelimesinin anlamının olmayışından, herkesi "niye bana kötülük yapsınlar ki zaten" gibi bir yaklaşımla değerlendirişimden geliyor sanki. Azıcık bozulmamış bir tarafım vardıysa artık o da yok sanırım.

Neyse ki az önce bilmemkimin gelmesiyle duyulan bazı şeyleri ben de İ. sayesinde duydum. Bunları zaten yüzlerce kez kendi başıma düşünmüştüm. Pratiğim vardı, herkese tüm analizlerimi söylüyordum. Onaylanmasından başka da bir şey olmadı zaten. Ama açıldıkça, canımı sıkıyor bu konu. Hiç düşünmeden ve sınırsızca verilen bir sevginin değeri hiçbir zaman olmuyor; biliyorum. Bu kadar hoyratça kullanıldı içimdeki sevgiye dair her kırıntı ve şimdi, zamanında Mudo'daki satış görevlisinin nasıl da paketlemeye gösterdiği özene o birinin arkasına saklanarak gülmüş olduğuma utanıyorum. Herkes o adam gibi özenli olmalı; olmayacak şeyler söylememeli; sözlerini bin düşünüp bir söylemeli. Kafasındakilerle beraber içindeki değerlerin de yandığı kimseye bulaşmamalı. İnsan kendisine özgü olan eşi benzeri bulunmayan o çok değerli sevgisini alelade vermemeli bu kadar basit.

Sanırım son yaşadıklarımdan sonra tüm bu yazdıklarımı unutmam imkansız. Buraya yazıp, pekiştireyim istemiş olmalıyım ki duramadım yazdım sıcak sıcak taze taze. Aşk falan hikaye, yok öyle bir şey diyip, bu post'a ve içimde varoluşuyla kendini ve beni gittikçe çürüten birinin imgesine son vereyim diyorum. İyi yapıyorum.

0 saçmalayan daha çıktı: