Pazar, Haziran 07, 2009

Eluvium - The Well-Meaning Professor



Günler, saatler bazı şeylerin varlığında-yokluğunda çok yersiz ve zamansız geçiyor. Sanki benim dışımdaki her şey çok umarsız. Birkaç an kalıyor her günün sonunda o güne dair aklımda. Aklım zaten olduğu anda ve yerde işlevini yerine getirebilecek kadar yerinde değil. Üzerimde korkunç bir ağırlık oluyor bazen. O ağırlığı nerelere, kimlere, fırlatsam bilememekteyim. Artık vicdanlı olduğumdan mı, yoksa başka kimsenin anlamayacağını düşünecek kadar kibirli olduğumdan mı bilinmez kimseye o ağırlıktan ufacık bir parça bile vermeye istekli olmuyorum. Bu zamana kadar nasıl geçtiyse yine geçecektir düşüncelerimin ağırlığı diye tekrarlıyorum içimden. Ben yine her şeyi doğru yerlerine oturtacağımdır diyorum. Sonra da madem önceki ağırlıkları da doğru yerlere dağıtmıştın, niye hala ve tekrar onları sırtında hissedebiliyorsun diyorum. Sonra hiçbir "constant"ımın olmadığını fark ediyorum. Fark etmemle beraber burnumdan ağzımdan kanlar akıyor. Gözümü bir açıyorum, hepimiz başka bir yerdeyiz. Hatta soruyorum "Hangi zamandayız?".

Aklımın doğru yerlerde doğru zamanlarda gezinmesi/bulunması dileğiyle, bu aralar beni dinlendiren ve yarın akşama doğru aynı işi tekrar yapacak olan bu fotoğraftaki yer için yanlış zamanların fon müziği Eluvium'dan gelsin o zaman:

3 saçmalayan daha çıktı:

Travis dedi ki...

eluviuuuuuuummmmmm

divina dedi ki...

Eveeeet!

gül dedi ki...

ben de.. hem de tam artık herşeyle baş edebiliyorum dediğim anda. hem de nasılsa hiçkimse anlamaz diyerek. aynı böyle.