Cuma, Temmuz 11, 2008

The Dance of the Hours

Bu gece The Clientele'nin en güzellerinden The Dance of the Hours'u dinlerken, bugün yaptığım saçmalıkları ve absürdlükleri düşünüyorum. Kendime gelmek istiyorum en kısa vakitte. Bu ben değilim gibi geliyor bazen.

Fısıltılarla subliminal mesajlar yollayıp birilerini yanına çağırmak için yapılmış bu şarkı sanki. Dinledikçe o sırada düşünülen insanlar bir anda yanı başınızda beliriverecek gibi oluyor. Dinledikçe dinliyor insan, 40 defa dinlersem belki bir şey olur diye.

Björk üç tane konserini geçen ay sonu ve bu ay başı itibariyle iptal etti üstüste. 10 Ağustos'a kadar doktor tavsiyesiyle sesini kullanmaması gerekiyormuşmuş, o da iptal edip insanlara paralarını iade ediyormuşmuş. Keşke iade etmese de "biletler sizde dursun, bir ara bozdurursunuz konserime girerken" deseymiş diye düşünüyorum zira 3 Ağustos'taki İstanbul konserinin de akıbetinin böyle olmamasını diliyorum. Hayatımın yarısında kendisini çok insana gerçek gelemeyecek kadar fazla olan duygularımın İzlanda'lı elçisi seçmiş olmamın bu dilekte payı büyük tabii.

Bomboşum. Birileri alnıma "Fill in the blanks" yazsa ve birileri bu yönlendirmeye uyacak olsa, ne kadar zamanda tüm boşluklar doldurulur bilmiyorum. İçimde yüklemleri, nesneleri, özneleri bilinmeyen onca cümleye kelime bulunabilir mi, onu da pek kestiremiyorum. İyisi mi ben yatayım, rüyalardan uyanmak istemeyeyim. Sabah kalkınca yüzümü yıkayayım, güne güzel bir şarkıyla başlayayım.

0 saçmalayan daha çıktı: