Perşembe, Şubat 21, 2008

"it must be hard, hard, with your head on backwards"

Bu sabah dışarı çıktığımda her şey gözüme daha bir güzel görünmüş olmalı ki akşam eve geldiğimde günle ilgili gözümün önüne gelen görüntüler pek hoştu. Uzun süredir gidilmemiş bir yerin bu kadar hoş bir nostalji yaratacağı aklımın ucuna gelmezdi. Sabah sabah aldığım garip bir haberden sonra keyfim bozulmadı bile... Her şey öylesine gelişiverdi. Dışarıda yapılan alışverişler kadar yanımdaki D.'nın eğlenceli arkadaşlığı da gülümsemelerle dolu bir güne sebep verdi. Ne zamandır gülümsemiyordum sanırım bugünkü kadar sade ve olağan bir şekilde, onu farkettim.

Onun dışında dışarıda geçirilmiş onca vakitten sonra eve dönmek epey bir rahatlattı beni. Aklımda onca eğlenceli zamanda bile dolanan belli şeyler vardı. Onlarla ilgili becerebilirsem bir şeyler yazmak istedim ama sanki yapamayacağım gibi.

Çok absurd ama olduğu gibi görünmeyen, göründükleri gibi olmayı sırf görüntü icabı da olsa içlerine sindiremeyenler var sanırım. Bazen görüyorum, rastlıyorum bunlara. Onlar aklıma takıldı bugün. Bazen insanlar görüyorum, belli bir görüşe sahip oluyorlar ve en azılı savunucuları oluyorlar bu görüşlerin. Sanıyorsunuz ki bu görüşleri hayatlarının her yanına yedirecek kadar benimsemişler ama alakası yok. Sonuna kadar komünist takılan bir insanın gayet burjuva bir hayat sürebilmesi, kapitalist düzenin içinde iyi bir yerlerde yer alabilmek için didinip durması da bana bir o kadar garip gelen. Karşı oldukları insanı köle haline getiren bu sistemi bu kadar eleştirip nasıl da bu sistem için bazen herkesten de fazla çalışıp durdukları bana pek bir acaip gelmekte. Yani sessiz sedasız dursalar, her sözlerinin içinde anti-kapitalist bir söylem olmasa, tek bir söz etmeyeceğim zira hiçbirimiz zaten bu sistemden memnun değiliz ama her fırsatta da en ufacık olayda saldırmıyoruz olur olmadık şeye. Aklıma geldi işte bugün de, sanırım bu tür insanların en çok istedikleri şey, ileride emekli oldukları Amerikan şirketlerinden kazandıkları paralarla rahat rahat yaşarken, çocuklarına "biz eskiden sol görüşün en azılı takipçilerinden ve savunucularındandık; buralarda şunları protesto ettik, Facebook'ta şu kadar kişi topladık, bloglarımızda her şeyi eleştirdik sırf bu düzen değişsin diye" diyebilmek. Romantik bir emeklilik hayalinden öteye gidemiyor bu yüzden bu tür insanların okudukları mavallar. Sırf kişisel imajlarındaki farklılık eksikliğini, sıradan olmalarına ve statükocu yapılarına katlanamadıkları için böyle unsurlarla süslemeye çalışmaları savunuyor göründükleri sisteme ne büyük ayıp halbuki.

Sanırım komünizmin yerin dibine geçtiği nokta da bu oluyor. Öyle güzel fikirler ki savunucusu olmak bile insana level atlatıyor ve hayali bir düzlemde atlanan levellar, hiçbir zaman gerçek hayata geçirilecek kadar gerçek olamıyor hem görüşün kendi doğası hem de insanın özü dolayısıyla. Bazı insanlar hayallerinde yaşamayı gerçeğe yeğler ya, Marksist düzenin en sorunlu tarafı hep bu tür insanları yakalıyor oluşu ve buna özü gereği mahkum edilmiş olması. Kafan çalışıyorsa iki yönden birini tercih etmek durumunda kalıyorsun çünkü her iki ucu da görüyorsun. Hangi tarafı seçeceğin gelecek ve geçmişinle beraber getirdiklerinin korku derecesine göre değişiyor. İşte bu durumda kafası çalışan insanın Marksist söylemleri ağzına dolayıp hayattaki her noktayı bu bağlamda eleştirmesi ama buna rağmen çılgın bir burjuva olma yolunda emin adımlarla ilerliyor ve halihazırdaki sistemin işleyişine katkıda bulunuyor oluşu sinirimi bozan şey. Halbuki desene "ay lav dı fakin sistım" rahat rahat.

Bu aklıma gelenlerin bir kısmıydı sadece. Henüz adam gibi oturtamadım cümleleri, örnekleri ve sözleri ama en azından bu haliyle buraya bir şeyler yazmak istedim. Hem madem ki burası benim yaratı alanım neden Manzoni gibi saçmalamayayım.

Dün S. buradaydı. Uzun süreden beri görmemiştik birbirimizi. Uzun süreden beri adamakıllı maç izlemiyordum. Fenerbahçe maçını izledik biralarımızla. Öncesinde de harika bir kıymalı ıspanak vardı. Bir ara sırf bu ıspanak yüzünden onun ailesinin benimkileri ziyarete geleceğini söyledi. Güldük. Bir ıspanak nelere kadir onu gördük.

Son olarak D. seni çok seviyorum. Yüzün de yamuk değil haberin olsun :)

2 saçmalayan daha çıktı:

dünya dedi ki...

şu an gözümün önüne yüzleri buğulu pencereye yapışmış ağızları açık iki insan geldi ... "help me!!" diye baırırken sinir krizleri geçirip kahkahalar atıyolar...=)that was the day my friend!we thought it would never end... hehahehe

dünya dedi ki...

ben de teşekkür etmek istiyorum...normalde süper can sıkıcı olması gereken bir günde hiçbişiin canımızı sıkmasına izin vermedik beraberce :) luv yu diır