Cuma, Şubat 29, 2008

"who'd ever thought you'd join a band"

"En çok da neye üzüldüm bu son bir ayda biliyor musun? O yolculukta izlediğim bir film vardı. Az önce gördüm. İzlerken pek beğenmemiştim ama bir gece yarısı yürüyüşüne fon müziği olması beklenen şarkıları ("seni benim yapamıyorum görünüşe göre" diyor(du o zaman da) benim için bir tanesi hatta) filmin daha en başından duyunca takılıvermiştim. Onu görünce içimde, bir türlü yapılamayan ve bunca şeyden sonra da yapılamayacak olan o yürüyüşe çıktım. Tam da üzerimde seni gördüğüm zamanki kokumu sürmüşken sabah sabah. Bu ikisinin üstüste denk gelmesini büyük bir tesadüf olarak algılayabilen bir tek ben olabilirdim zaten. Sen değer vermezdin; versen de şimdiye çoktan unutmuştun bile!"

İstanbul pek güzeldi her zamanki gibi. İ. ile Ara'da yenen güzel bir akşam yemeği ile başladım. Ama önce Gümüşsuyu'na adımımı attım tabii. Sonra Ara'dan çıkıp, E. ile Doğan Apartmanı'nda geçirilmesi planlanan bir gece. İ. ise erkenden kalktı. O sırada çalınan kapı ile içeriye üç erkek birden giriverdi. Birini hiç tanımıyordum. Sonradan marangoz olduğunu öğrendim. Birini tanıyordum: C., diğerini ise tanımıyordum ama tanıyordum oradan buradan: O. Güzel bir geceydi. Ertesi günkü görüşme için erken yatayım demişsem de olmadı. Saat 3'ü buldu uyumam.

Ertesi gün saat 10'da E.'in telefonuyla uyanış ve O.'ı uyandırma faslı. Kulaklarımda çınlamakta sesi: "Tamam aşkım uyanıyorum". 15 dakika debelendikten sonra uyandırabildiğim o adam ile 2 saatlik bir mutfak keyfi ve sonrasında Galatasaray Lisesi karşısındaki kuaföre gidiş...

Metrocity'de diğer E. ile buluşma ve günün kaçıncı olduğunu bilmediğim kahvesini içerken yaşanan heyecan. 21. katta kırk dakika süren bir görüşme sonrası yüzümdeki mutlu ifade ile çıkış ve Kanyon'da yenilen koca tabak dolusu yemek.

Sonrasında ise C. ve pek sevgili sevgilisi Y. ile buluşuldu yanımda sabahtan beri benimle dolaşan E. ile. Kum Saati'nde içilenler ve güzel sohbet... Bundan hemen sonra apar topar Doğan Apartmanı'na doğru bir yolculuk ve oradan tekrar Gümüşsuyu.

Hiç üşenmedim bunları yazarken evet. Siz de üşenmediyseniz sürpriz hediye falan vermiyorum bu yüzden hiç heveslenmeyin.

Son iki gündür yorgunum. Ara ara moleskine'ime yazılar yazıyorum. Onlarla ilgili ayrı bir yazı yazsam daha mutlu olacağımı düşünüyorum. O zaman why not?

"Filmde diyor ki biri diğerine ´Neredeydin?`, diğeri cevaplıyor, ´Seni unutmaya çalışıyordum veya affetmeye.` Bunun üzerine unutmak mı affetmek mi daha kolay diye düşünmeye başlıyorum. Biri diğerinin önkoşulu sanıyorum."

0 saçmalayan daha çıktı: