Cumartesi, Eylül 27, 2008

"If you say stay then you know I'll stay"

Bir kere, "intihar" nasıl yazılır bilmeden intihar etmeyiniz, asabımı bozmayınız. Buraya neden uğranıyor mesela "canımı acıtmadan nasıl intar edebilirim" gibi bir keyword ile onu da anlayamıyorum zaten. Her neyse... Ayrıca intihar edecekseniz canınızı acıtarak yapınız ki, yarı yolda tıkanıp kalınız. Birilerini yardıma çağırınız. Öldürmeyiniz kendinizi. "İntar" değil, "intihar"mış aslında yapmaya çalıştığım şey deyip, hayatınıza kaldığınız yerden devam ediniz. Saçmalamayın lütfen.

Bugün tüm günümü kelimenin tam anlamıyla waste ettim diye düşünürken akşam vakti hiç hesapta olmayan bir şekilde İ. geliverdi. İyi de yaptı. Güzel müzikler dinledik, sohbetler ettik. Bugün sabah uyandığıda aklımda çalan ilk şarkı Stay'di Asobi Seksu'dan. Nedendir bilmiyorum tabii hiçbir şeyin nedenini bilmediğim gibi. Sonra akşam vakti tam da İ. bu yaz garip bir kazada kötü şekilde ölmüş olan bir arkadaşımızdan bahsederken, çalıyor olan Stay'i last.fm programını açıp taglemeye çalışmam artık ölüm gibi konularda ne kadar hissizleştiğimi anlatıyor olmalı.

Bugün işten eve gelirken, The Verve'ün Bittersweet Symphony'si uğradı kulağıma. İyi de yaptı. O insanlarla dolu sokaktan yağmur altında umarsızc bu akda keyifli yürüyebileceğima klıma gelmezdi sanırım.

Önümüzdeki haftasonu, tatilde neler yapsam acaba diye kendime sorduğumda tüm yaz boyu verdiğim "Sadece evde dinlenmek istiyorum." cümlesini yine tekrarlamaya başladım. Birileri oralara buralara uçuyor, olabildiğince tatillerini verimli kullanmayı hedefliyor. ötekiler planlı programlı bir tatil planı çıkarıyor. Ama tatil denilen şey tatil işte. O sırada belki yapmayı hedefliyor olduğun şey daha az dinlendirici geldiği için yapmak istemeyeceksin veya rahatlatacak olsa da o planı uygulayacak ruh haline sahip olmazsın... Böyle absürd kriterlerim ve düşüncelerim olduğundan hayatımın hiçbir anında plan yapamama gibi bir özelliğe sahibim. Biraz da tabii işlerin planladığım gibi gitmediğini görmüş olmaktan da kaynaklanıyor olabilir bu durum.

Ş. bana bugün sabah sabah eğer çok çok çok parası olsaydı, Ege tarafında ufak bir ev alacağını ve iskelede bağlı duran ufak kayığıyla her sabah balığa çıkacağını söylediğinde bu iş için o kadar paraya sahip olması gerekmediğini söyledim. Hakikaten de yoktu ama.

Ben çok çok çok param olduğunda ne yapardım diye düşündüğümde aklıma bilmemneredeki okulda bilmemne bölümünde okurdum, aralarda da gezinirdim gibi cevaplar verdim. Hala neden okuyarak geçiriyorsam hayatımı artık.

Görülebileceği üzere aklımı zerre kadar kullanmadığım zamanlarımdayım. Gerçi normalde de çok sık kullandığımı söyleyemiyorum ama, bu aralar bu kullanmama hali daha bir yoğun. En çok da yazı yazarken ortaya çıkıyor bu durum. Yazacak tek bir şey bile bulamıyorum ama nasıl oluyorsa her gün delice yazmak istiyorum. İçimdeki anlamsızlıkları tanımlama ve belirsizlikler belirli kılmak gibi ulvi amaçlarım olduğu için yazma ihtiyacı hissediyorum gibi tanımlar yapmak istiyoum ve hatt yapıyorum da ama o tanım cümlelerine noktayı daha koymadan anlamsız geliyor hepsi.

Bir gün başka bir şeye ihtiyaç duymadan anlamlı hissedeceğim, kendi kendime yeteceğim bir an yaşamak istiyorum. Bu hayatta başka elle tutulur bir amacımın olmaması hiç de ilginç gelmiyor. Tam o sırada da şu anda pek bir dağınık olan hafızam bugün gördüğüm rüyayı anımsar gibi oluyor. Rüyayı anımsamıyorum ama, rüyanın bende bıraktığı o iz çok belirgin. O iz hiç iyi yerlere işaret etmemekte. Gözümü kapıyorum ve kendimi yatağın üzerinde, serilmek üzere havalanmış çarşafların altında uzanmışken görüyorum. Bir türlü düzleşmeyen o örtüler, daha düzgün görünsünler sürekli havalanıyor ama altlarında ben olduğum için bir türlü istenen şekli almıyorlar. Her nasılsa orada olduğum görülmüyor; ısrarla çarşaflar düzgün şekilde örtülmek isteniyor. Belki artık yataktan kalkma vaktim geldi diye düşünüyorum ve kendi yatğıma geçiyorum.

İyi uykular.

0 saçmalayan daha çıktı: