Cuma, Ekim 12, 2007

We're Fishes...

Arpeggi dinlerken, şarkı bana birilerinin peşinden nereye kadar gidebilirim sorusuna karşılık sınırlarımı gösterirken, tam da o sınırda duruyor olduğumu anladım.

Bu şu demek oluyor: Artık bir adım daha atacak kadar yerim yok. Önümde bir duvar -duvarın ardındakileri hayalgücüm tahayyül edemiyor bile, bekliyorum; duruyorum. Hala eksikliğini hissettiğim şeyleri buraya kadar gelip de bulamamak, onlara yolda bir yerlerde rastlayamamış olmak kötü hissettirse de en azından nerede olduğumu biliyorum. Sınırdayım ve her an bir sınır operasyonu düzenleyip, beni bu noktaya sürükleyen şeyi yokedebilirim. Hem "Why should i stay here?" değil mi? Tıpkı şarkıdaki gibi ve "-ebilmek" ne kadar "ego" dolu bir kip "-ebileceğinize" olan subjektif inancınızı ifade ederken...

Bayramın ilk günü bilincinizi bu şarkı ile açmayın; benden söylemesi... Sonra bir şeylerin peşinden gitmemenin değil de gitmenin çılgınlığın kendisi olduğunu farkedersiniz. Thom gibi dibe vurup kaçmak gibi bir şansınız da olmayabilir. Diplere inerken vurgun yiyip sınırlarınızı aşabilir, olmadık şeylerle karşılaşabilirsiniz.

İstemeyiz bunu değil mi?

Bir de son bir soru:

Aşk denen şeyi bu şarkıyla çocuğuma anlatsam çok mu acımasız olurum her şeyi "spoil" ederek? Hayalkırıklığı bilerek mi yoksa yaşanarak mı deneyimlenince daha üzücü olur?

A.Y.O.T?

0 saçmalayan daha çıktı: