Pazartesi, Aralık 05, 2005

öyle bir şey olsun istiyorum ki kafamdaki bütün düşünceleri ve onların yarattığı tüm karışıklıkları yok etsin. zeus bu aralar benden esirgiyor thunderboltlarını demek ki. yani bir tanecik de olsa yollasa şöyle kafama doğru. yani siyah ve beyaz bir sistemin içinde olmayı her ne kadar komik görebiliyor olsam da aslında ne kadar da büyük avantajları varmış diye kendi kendime hayıflanıyorum o sisteme dahil olamadığım ve olamayacağım için... her şeyin yer değiştirdiği, oradan buraya atladığı, hiçbir şeyin yerinin belirli olmadığı ve kesinliklerin anlamını çoktan yitirmiş olduğu bir belirsizlikler ülkesi gibi kafamın içi; içim...

ha bir de dün akşam aklıma şey geldi: dünyanın en sıkı dışavurum sergisini açmak. bir şehrin profilinin göstergesi olabilecek türden bir sergi bu. sergi salonunun duvarlarına beyaz tuvaller asılır küçük, büyük. gelen insanlara üç tane kalem verilir. onlarla istediğini yapması söylenir. ve böyle bir çok şehirde açılır aynı sergi. yapılmış mıdır ki bu acaba önceden?

bu arada imagine room benim misafir odam... şimdilik iki ipek de burada. başkaları da dahil olacaktır sanıyorum, ki zamanında dahil olmuşlardı başka bir imagine room'uma...

1 saçmalayan daha çıktı:

nox dedi ki...

Zaman geçer
2 yılın bitmesine ne kaldı
(Doğrusu ne kadar süre)
Eğrisi ben bu odanın misafiri olsaydım kesin oda gaz ter salya ayak kokuları içinde geldiğim güne xanet okurdu. Gelmedim,gitmedim,kalmadım,anlamadım,anlamadım,anlamadım,anlamadım,anlamadım...
(Anlayısın kıt olması, birazcık anlayış oldugunu gösterir; neyseki kıt değil YOK)