Birkaç gün önceki heyecanım ve mutluluğum kendime dair bana güzel şeyler anımsattı. Bunun için koskoca bir yazı yazabilirim ama şimdilik gerek yok. Hissettiğim her şeyin keyfini çıkarıyorum ne olursa olsun. Nasılsa her şey yerli yerindeymiş. Her şey yerli yerine geri gelmiş. İçimde bir Jerry Seinfeld evi var sanki bir tane; tüm o sevdiğim arkadaşlarım, bana tanıdık hissi veren ve beni mutlu güvende hissettiren her şey tam da gittiklerini düşünmeye başlamışken bir gün bakmışım içeriye, hepsini her zamanki yerlerinde oturuyor ve beni bekliyorken bulmuşum gibi.
Yarın akşam Adana'ya anne-baba ziyaretine gidiyorum. Bu demektir ki buraları biraz daha boşlayacağım. E bu foto nedir diye soran olursa hemen bir sonraki cümleyi okumasını tavsiye ederim. Ben buraları her gün beşbinyüzotuzikipostla doldurana kadar daha bu sabah sonra dinlerim diye biriktirdiğim albümlere göz gezdirirken iTunes'a ekleyip şimdi dinlemeye başladığım Fransız grup MØN'dan bahsetmek istiyorum. Gerçi bahsedecek pek bir şey yok çünkü haklarında bir şey bulmak güç oldu. 2004'te bir demo ve 2006'da aynı isimli albümleri dışında yeni yaptıklarını söyledikleri birkaç şarkı daha var. Onları yeni albüme saklıyorlarmış. Post-rock'ın en bir güzelini icra eden MØN Rachel's yaylılarına, Sigur Rós'un gürültülü sonlarına (htrlynz ve dnlynz: Viğrar vel til Loftarasa) sahip bir grup. Fransız olmalarına rağmen (htrlynz: It's wrong to be French) müziklerinde ilk dinleyişten fark edilen sanki kırk yıllık arkadaşınızın stüdyo kayıtlarını dinliyormuşsunuz havası hakim. O samimi hava ile güzel melodiler birleşince, kulakta MØN vaken, her şey ne kadar da güzel görünür göze gibi bir çıkarım yapılıyor. Genel geçer drumun aksine MØN hüzün ve mutsuzluktan değil de tam tersi, huzurdan besleniyor. O zaman size de güzel güzel dinlemek düşüyor.
MØN - C.
Bir de Fransız demişken, bir A Red Season Shade vardı; ne oldu onlara?
sesli meram 489 -- վիճակվել
2 gün önce
0 saçmalayan daha çıktı:
Yorum Gönder