Pazartesi, Ocak 05, 2009

"... and so on, and so on..."

Artık bir mekana gidildiğinde, insanların ellerinde giderek daha da fazla fotoğraf makinesi görmemin nedenini Facebook'a bağlar oldum. Her an itinayla belgelenip, insanlara nasıl yaşandığı an an ifşa edilecek diye Japon turistlere döndü herkes; bok var tabii, çekin.

Velhasıl otomatik pilota bağlıyorum müziğimi bir kaç gündür. Gidilen rotadan pek hoşnutum. Rotayı belirleyen ben değilim Yo La Tengo ama şu an kendim için çizebileceğim en iyi rotaya o kadar paralel ki kendileri, albümleriyle ben kitap okurken, turuncu ve yeşil perdeli odamda bir şeyler karıştırırken, yazı yazarken, birilerine bir şeyler anlatırken hep fondalar. Onlar dışında başka bir şey dinlemek istemiyor oluşum mutlu ediyor çünkü öyle ilginç ve kendiliğinden oluşmuş müzikleri var ki, insan kendisini bu müzikle doğal olarak uyumlanmış görünce "Aaa ben iyiyim galiba" diyor. Bir nevi "turnusol kağıdı" (Aman tanrım! Bu lafı da kullandım sonunda haha).

Bir de az önce, Facebook demişken, çok feci stalkerlık yaptım bu sitede. 15 yaşında olup da kendilerini pop idollerini bulmaya adamış genç kızların yaptığı gibi bir şey denedim. Eğer tutarsa söylerim. Komik miyim neyim?!

Neyse, Zizek izleyelim, daha da çok eğlenelim :)

0 saçmalayan daha çıktı: