Perşembe, Kasım 29, 2007

You’re the one who grows distant when I beckon you near...

... demiş birileri yine. Benim göreim de hatırlamak anımsamak bu aralar.

Imagine Room'un dolayısıyla da benim doğumgünüm yaklaştıkça bakıyorum da her zamanki gibi ağlamaklı olmuş her şey. Yine bir doğumgünü ve yine gözyaşları olarak yeni yaşıma girişimi kutlayacağım. Yeni yaşım ise çok acaip bir yaş aslında. Birçok insanın dünya üzerindeki son senesi olmuş ve hatta senesi bitmeden başka yerlere doğru yol almaya başlamışlar. Nedir yaşımız hemen öğrenelim: 27!

27'ye girme arefesinde, ben de her insan gibi huylanıyorum acaba diyorum... Dünya üzerinde hiçbir şeyin beni intihar etme düzeyine getiremeyecek olması iyi bir şey evet, ama daha da kötüsü şu ki, intihar etmesem de kendimi öldürecek düzeyde derdi, sıkıntıyı hayatımın merkezi haline getirip, acı çekebiliyorum. Böyle de yaşayabiliyorum hani ama bu sıkıntılar ve acılarla nereye kadar diye sormak istiyorum:

Nereye kadar?

Olabilecek en yakın yere kadar diye cevaplıyorum bu aralar bu soruyu. En çok da bu acıtıyor sanırım. Bir şeyi isteyip de yapamamak kadar ahmakça bir şey yoktur sanırım. Yapabilecekken yapmamayı tercih etmek cesaret bulamadığın için... Neyse... Sigarayı daha çok içer, daha çılgın bir yaşamı benimseyebilirsem eğer dualarım kabul olabilir.

Dua demişken bir an aklıma geliyor bu aralar sık sık aklıma. Zamanında çok canımın acıdığın bir zamanda, kocaman kar tarlalarının ortasındaki okulumun içerilere sığamadığım bir öğledensonrasında çıktığım çam ağaçlı bahçesinde, o ağaçların ardına saklanarak insanları izlediğim, kendimi nasıl olup da bu kadar soyutladığım, insanların nasıl olup da hayatlarına bu kadar sorunsuz devam edebildiklerini düşünüp durduğum, bunu yaparken de içimden hayatımda ilk ve tek olan o dua edişim aklıma geldi. İlk kez bu kadar çaresiz kaldığım için bu kadar yakın hissetmiştim herhalde Tanrı'yı kendime. Onunla konuşur gibi, sanki önünde diz çökmüşüm gibi yalvardım kendisine, ya o an beni öldürsün ya da bana sabır versin diye. O öğledensonrası böylelikle birçok şeyin dönüm noktası olmuştu. Buradan Tanrı'ya sesleniyorum, bu aralar öyle bir öğledensonrasına daha ihtiyacım var. Bu sefer hangisini verir bana bilmiyorum ama yine de istiyorum... Ama önce kar yağması lazım değil mi?

2 saçmalayan daha çıktı:

Ayça dedi ki...

27 takintisiyla ilgili bi entarim vardi galba bide muu kijisi ayni fobiyi yajar gibi yapinca 11ay kadar once kendisine bi jarki yazmijtim
muzii olursa bi gun sana dinletiim ozman korkma 27den

bide ben biji farkettim senin kendin ve yazdiklarin arasinda cok fazla bojluk/fark/aralik var.

divina dedi ki...

Nasıl bir fark bilmiyorum ama sanırım, içimi en şeffaf olarak dökebildiğim yer burası. O yüzden evet olabilir bu yönden bir fark.