Salı, Kasım 13, 2007

Ladies and Gentlemen, We Are Floating in Space...

"all i want in life's a little bit of love to take the pain away
getting strong today, a giant step each day"

demiş Spiritualized adlı güzel grup bu şarkıda. Kendi kendime sevgi vermek, zor zamanlarda kendimin yanında olmak gibi bir özelliğim vardı benim; onu yeniden keşfediyorum bugün bu şarkı fonda 3721897389379. kez çalarken. Bugün uyanır uyanmaz, birkaç gündür olan biten ne varsa düşündüm. Hayatımın kısa dönemli bir değerlendirmesini yaptım. Eksiler artılar, gitmesi gerekenler kalması gerekenler... Kaldırabildiklerim, tahammül etmem gerekenler, kaldıramadıklarım ve bunlara karşı almam gereken önlemler, ilgili insanlara söylemem gerekenler... Her şeyi şöyle bir gözden geçirdim. Bir yandan sabırlı olmak ve pleasure delayerlık denen şeyi yüceltirken, bir yandan da sabırsızlığın ve düşünmeden hareket etmenin hayata kattığı spontan heyecanların varlığından haberdar olmak beni iki farklı uç arasında tenis topuna çevirdi. Böyle garip dalgalanmalarla dengemi buluyor olmak iyi bir şey tabii.

Velhasıl (bu kelimeyi seviyorum ben), geldik bugünün saat 16:40ına. Özet olarak kimsenin sevgisine ve ilgisine ihtiyacım olmadığı acaip bir zamana giriş yaptığımı düşünüyorum. Kendi içimdekilere eşit olabilecek hislere sahip başka bir insan tanıdığımı düşünmüyorum bu zamana kadar hayatımda. O yüzden en güzel, en değerli, en olması gereken "sevgi" benimki. Başkalarına bol bol o sevgiden dağıtırken ne salakmışım ki uzun süredir kendime kanalize etmemişim aynı kaynağı ihtiyacım olan yerlere. Tabii bunu görebilmek için gün içinde bir kez yine dibe vurmuş olmam da ayrı bir ironi... Hayatım boyunca bi adım yükseğe çıkmak için en dibe vurmaya çalışmam, bunun için debelenip kendimi parça parça etmem ve sonra da başladığım yerin bir üstüne büyük bir hızla çıkmam zaman kaybettirecek bana biliyorum; ama ben de böyleyim... Naapalım... Acı çekmeden, acının derinine, ortasındaki çekirdeğe dokunup parmak uçlarımı yakmadan anlamıyorum edindiğim deneyimlerden hiçbir şey. Bugün de odamda yanık kokusu vardı anlaşıldığı üzere. Evi bir havalandırayım da öyle gelin yani; onu diyorum.

Bir arkadaşım birisiyle ilgili olarak "senin için uzay boşluğunda gibi yani" demişti. O andı sanırım bu son zamanlardaki her şeyin başlangıcı. Şimdi de bu şarkı "hangimiz değiliz ki uzay boşluğunda salınan" dedirtti bana. O zaman veremediğim cevabı bugün verdim yani.

George Costanza mıyım neyim?


2 saçmalayan daha çıktı:

turuncu dedi ki...

Birazcık çoğaltabilir miyim:

"We are floating in a [referenceless] space."

divina dedi ki...

çoğaltmak serbest. spiritualized veya ben de dahil kimse hayır demez...