Çarşamba, Kasım 28, 2007

"I have to keep it covered up with a smile..."

Bugün sabah Caner'in mesajıyla başladım güne... Dün sanki her şeyin farkındaymış gibi beni sevdiğini ifade eden bir mesaj yollamasıyla aramızdaki telepatik senkronizasyona tekrardan bu kadar zaman sonra bile şaşırmama sebep olmuşken, sözcükleri ve bugünkü telefon konuşmalarımızla, aslında sevgi denen şeyin hep aranmadık yerlerde olduğunu gösterdi. Seneler sonra hala aynı zamanlarda, tam da ihtiyacımız olduğunda bu kadar başarılı birbirimizi hissediyor oluşumuza seviniyorum. Birbirimizi üzdüğümüz koca senelerden sonra nihayet son bir senede geldiğimiz nokta beni şu halimle bile mutlu edebiliyor.

Daha az üzüldüm beklediğimden bugün. Daha çok dağılacağımı, parçalara bölünmüş halde gezeceğimi düşünürken, aslında bir süredir kendimi kandırıyor olduğumu, kandırılmak için bekleyip durduğumu gördükçe tüylerim ürperdi. Onu hala seviyorum ama tam da onun da dediği gibi "yeteri kadar". Zamanında bir yaz günü bana söylediği bu "yeteri kadar" sözüne bir gün burada kendi ağzımla hak vererek refere edebileceğim hiç aklıma gelmezdi.

Bir daha kendi içinde çöplüğe sahip olanlar hayatıma girmeyecek, belirsiz tavırlarla hareket eden, kendini bilmeyen insanlar ne şartla olursa olsun sevgimin hedefi olmayacak, "serbest zaman" olarak nitelendirilen zamanlar yer almayacak yaşamımda diye sürüp giden bir listem var ezbere bildiğim. Canımın yanmasına hayatım boyunca bu kadar dayanamayacağım yoksa; bir gün dertten, kederden çok arabesk görünse de cidden de bir şeyler gelecek başıma.

Özlemek konusunda çılgın deneyimler geçirdim. Hayatımda özlemediğim kadar çok özleyip, özlenmediğim kadar az özlendiğim, senkronizasyon bozukluğundan muzdarip günlerim geride kalmışken, bir tane daha bela alamayacak kadar yaralı ve hassasım bu aralar. Bana en az benim kadar sağlam biri lazım; ağır aksak saçma sapan hareketlerle kendini bilmeyip, başkalarını da peşinden sürükleyen insanlar değil. Niyeti hiç önemli değil zira bu tür insanlar kötü niyetli olmasalar da, zor zamanlarda karşıdakinin sevgisiyle beslendiğinden, yanıltıcı bir şekilde hep hayatınızda olacakları izlenimini veriyorlar böylece ilerdeki güzel günleri düşünerek peşlerinden gidiyorsunuz tereddüt etmeden. Onlar bile farkında olmayabilirler; bir zaman sonra kendilerine bile "evil" gelecek konuşmalar yapıyor olduklarını hem o hem de siz aynı anda farkederken, nasıl da yarı yolda bırakılıverdiğinize bir anda şaşırıp, bir daha böyle insanları hayatınıza öylesine de olsa sokmamaya yemin ediyorsunuz...

Beklemekten yorulmuşum; kendimi tutmaktan da. Evet sanırım Caner'in de dediği gibi "unique" hislerin temsilcilikleriyiz onunla. Denkliklerimizi bulmamız imkansız ama daha hakeden birileri mutlaka bir yerlerdedir.

Ama önce biraz dinleneyim, ağlayıp zırlayayım. Böylelikle içimdeki zehri, sıkıntıyı ve içinde bulunduğum kasvetli durumun tortusunu pisliğini atayım istiyorum.

Onu dünden daha az seviyorum; yarın da bugünkünden daha az seveceğim; umuyorum...

1 saçmalayan daha çıktı:

Ayça dedi ki...

aylardır ilk defa dekoderimi takmadan anlayabiliceem netlikte ve aciklikta biji yazmijsin :)
tebrik etmek istedim
bence onemli biji