Kişisel tarihimin önemli bir parçası olacak bu yukarıdaki tarih.
Ne mi olacak o gün? 03-09-2003'ten beri gitmediğim ama hayatımı hep orada geçirmek istediğimi bildiğim İstanbul'a gidiyorum. Daha yeni yeni etiketlerinden sıyırdığım bu şehre tekrardan bir tür etiket canavarı olmaya hazır ve nazır bir şekilde gidiyor olduğunu bilmek korkutuyor beni. Yine gidip sokaklar arşınlanacak, orası senin burası benim diye diye dolaşılacak sonra döndüğümde "bizim" diye adlandırdığım etiketlerle ellerim bomboş kalacak. Bembeyaz bir İstanbul beni bekliyor... Umarım çok karalamam bu sefer. Çok değerli çünkü o şehir. 5 yaşındaki divina için neyse İstanbul, öyle kalsın istiyorum orası hep...
Bir yandan da tabii dönüşümde artık daha uzakta kalacak ve bir sonraki görüşmemiz için anları sayacağım birileri olacak gökyüzüne doğru yol almış. Dün kendisiyle ilgili Tunalı'da dolanırken hakkında "Gelirse ancak Aralık-Ocak gibi görebilecek bir sonraki sefer buraları. Bu sefer belki de ilk karda burada olur" diye düşüncelere daldığım bu insan, düşüncelerimin arasında hoplamayı zıplamayı çok seviyor olsa gerek, neye elimi atsam, neyle ilgili konuşsam, kiminle buluşsam, nereye baksam bir şekilde omzuma dokunacak bir el gibi yakın duruyormuş gibi hissettiriyor. Seviyorum bu hissi... Umarım hep severim.
Daha bir çok şey hissediyorum; his ve düşünce skalamın sınırlarını bulmaya çalışıyorum bu konuda bu aralar. :)
sesli meram 489 -- վիճակվել
2 gün önce
0 saçmalayan daha çıktı:
Yorum Gönder