Cuma, Şubat 10, 2006

bidi bidi ponçik

sabah erkenden kedim poğaçanın uyandırmasıyla yarım kalan kısa süreli uykumun getirdiği asabiyetin yanında muhteşem bir yazma isteğiyle uyandım ben bugün. yazsam yazsam ne yazsam, nereye yazsam derken aklıma geldi imagine room. evet, 5 aralıktan beri, bugün yaptığımı yapmamamı bekleyen bir blog daveti, sonunda işlevini ifa etti ve inbox ımdaki yerinden beraat etti.
odamdan dışarıyı izliyorum tv izler gibi.. hemen penceremin önünde duran, yan apartmanın çatısının kiremit rengi, saf beyaz ve gökyüzünün grisi öyle sade bir tablo oluşturmuş ki... gri gökyüzünün verdiği ''londra'daymışım-hissi'' de cabası, ihuh.
uzun süredir konuşmadığım adana daki bir arkadaşımla konuşarak başladım güne, şarkı olarak seçimimse tam 'güne başlarken tarzı'ydı: coldplay- talk... (asla parachutes'ten daha güzel bir albüm yapmayacak olmaları çok kötü)
poğaçamın güzel güzel resimlerini çektim pencerenin önünde yatmış, çatıdaki kuşları izlerken uyuyakalmış ve önünde duran bir kelebekli mumu kendine yastık yapmış haliyle...
şimdi ise puzzle yapmak için kalkmak üzereyim bilgisayar başından, puzzle ı yaparken dinlemek üzere güzel bir playlist hazırladıktan sonra elbette...
boş bir güne dair boş bir yazı... çok değerli imagine room sakinleri, her gün(?) aynı saatte buluşmak üzere...
(not: an itibariyle günüm, ablamın getirdiği, gazetede ekolojik turizm konulu bir habere ait resimdeki, kuyruğunu [benim tabirimle 'kulluğunu', 'L'ler inceltilmeli söylerken] yemek istediğim bir maskeli kedinin görüntüsüyle şenlenmiştir. öyle ki trallalalla diye şarkı söylemek istiyorum yoko ono misali.)

2 saçmalayan daha çıktı:

İpek dedi ki...

hoşşgeldiin

Ayça dedi ki...

hojgeldiiiiiiiin en minik kardej :)
imagine room'a bol aksesuar destekli yazilarini 4 ayri gozlugu ust uste takmis gozlerle bekliyor olucamm :D