Pazartesi, Mayıs 10, 2010

"Look beneath the floorboards for the secrets I have hid"


Sonunda, tam hazırlık bitmişken, tam da birbirimize alışmış, benim sigaramın kokusu onunkine karışmışken, iPod'unun kablosunu bilgisayarımdan çektim ve ağlamak istedim. Dudağımın sol üst kenarında bir nokta.

Ben aslında bu kadar uyumlu, bu kadar sakin, kendiliğinden ilerleyen ilişkilere pek alışkın değilim. Mutlaka bir yerlerinden itilecek, biri diğerini çekecek, diğeri onun canını acıtacak gibi bir pattern var(dı) aklımda. Ama gerçeği öyle değilmiş. Daha doğrusu biliyormuşum ben bu gerçeği ama somewhere between waking and sleeping unutmuşum.

Günlerden bir gün, güzel bir şehirde, bir meydanda, bir parkta otururken şu yukarıdaki fotoğrafı çektim. İkisi de zamandan, meydanın kalabalığından ayrı, kendi hallerinde oturuyorlardı. Adam gazete okuyordu ama kızın bir şey yapmasına gerek yoktu. Belki de kendini en rahat hissettiği yer oraydı. O zaman anladım ve dedim ki kendi kendime, "O"nu bulduğumda omzuna başımı yasladığımda hiçbir şey düşünmeyeceğim, tüm ağırlıklarımı atacağım ve hemen uykuya dalacağım. Böyle biriyle karşılaşırsam ne harika olurdu diye kendi kendime söylendim.

Günlerden dün, yağmur yağıyor. Yorgunum. Yanımda yeşil gözlerine bakmaktan başka bir şey göremediğim o adam var. Taksiye binelim diyoruz. Biniyoruz. Ben ilk iş onun omzuna başımı koyuyorum. Birkaç saniye içinde gözlerim kapanıyor, neredeyse rüya görecek hale geliyorum. Sonra gözlerimi açtığımda, beni saçlarımdan öpüyor. Eve geliyoruz. Her şeyden uzak, dışarda yapan yağmurun sesleriyle yatağa uzanıyoruz. Başımı göğsüne yasladığım andan birkaç saniye sonrası yine zaman ve mekan mefhumundan binlerce mil uzaktayım. Gözümü arada açıyorum. Alnımı öpüyor.

Günlerden bugün. İki saat önce yanımdan ayrılan bu adamı özlediğimi fark ediyorum. Yakınlığın ve içtenliğin verdiği huzur aradaki mesafe arttıkça can acıtıyor ama olsun. Bu şarkıyı dinliyorum bilmem kaçıncı defa. Sözleri çok alakasız hatta bir seri katil için yazılmış ama şu ruh halime o kadar uygun bir ses tonu ve müziği var ki Sufjan Stevens'ın, dayanamayıp gözlerimi tavana dikiyorum ara ara. Nasılsa aklımda güzel imgelerim va. Kimin ihtiyacı olur sözlere, değil mi?



Bir gün beraber elele dolaşırken, bu sokakta dinlemek üzere...


0 saçmalayan daha çıktı: