Pazartesi, Ekim 08, 2012

Radiohead @Austin City Limits

İlaç gibi setlist.

Bloom
The Daily Mail
Myxomatosis
Morning Mr. Magpie
The Amazing Sounds of Orgy
Staircase
Identikit
There There
Feral
Idioteque
Paranoid Android

Watch Radiohead on PBS. See more from Austin City Limits.

Cumartesi, Ekim 06, 2012

Arvo Pärt - Spiegel im Spiegel

Az şey var Spiegel im Spiegel gibi güzelliğini sadelikten alan. Keşke ben de öyle olsaydım deyip, bu şarkıyı (şarkı demek hakaret aslında) kıskanıyorum yine bu gece.

Pazartesi, Nisan 30, 2012

Lotus Plaza - Spooky Action at a Distance

Az sayıda müzisyen/grup var aslında dinlemeyi hayatta bırakmam diyebileceğim. Çok müzik dinlediğim vakitlerden sonra, müzik konusunda ince eleyip sık dokuduğum şu son 1,5-2 yılda geriye kalanlara bakınca fark ettim bunu da. Deerhunter da bu gruplardan biri oldu. Yani öyle bir müzik ki onlarınki, dinlerken en iyi terzilerin ruhen ve fiziken sadece bana uygun tasarlayıp diktikleri kıyafetlerin içindeymişim gibi hissediyorum. Bir ara bu hayranlığım öyle bir boyuta gelmişti ki, bu blogun Radiohead/Deerhunter karışımında ibaret bir blog olmasından endişelenmiştim.

Lafın kısası gruba karşı bu hayranlığımın sebebi sanırım üyelerinin her birinin gerçekten çok hünerli oluşu. Deerhuner albümünü dinliyorum mutlu oluyorum tam yeni başka bir şeyler dinlemeye başlayacakken, Bradford Cox'un Atlas Sound'u yeni bir şeyler yapmış ona başlıyorum. Sonra o bitiyor, bu sefer de Lockett Pundt başlıyor. Bu haftasonu da Lockett Pundt'ın son albümünü dinledim. Yine son zamanlarda dinlediğim en kafa açıcı, en kaliteli ve aydınlık müziği yapmış, onu farkettim. Şaşırdık mı? Tabii ki hayır.

Kendisini zaten grubun diğer üyelerinden ayrı severim zira sevimlilik ve canayakınlıkta onları Deerhunter olarak izlediğim konserleri öncesi dikkatimi çekmişti. Gitarı mitarı bırakıp yanıma gelmiş, kırk yıllık arkadaşmışız da Viyana'da karşılaşmışız gibi mutlu, huzurlu sohbet etmiştik. 2009'daki ilk solo albümü The Floodlight Collective de yaratıcısı gibi kafamı dinlemek istediğim zamanlarda bana gerekli huzuru sağlamış bir albüm olmuştu. Lotus Plaza isminin ilk harflerinin sırrına erişen 13melek'in oluşum hakkındaki yazısının üzerine de şimdilik bir şey demeye gerek duymuyorum. En fazla görüp artırıyorum ve şuracığa koca bir konser bırakıyorum.

Cumartesi, Nisan 21, 2012

"your picture out of time left aching in my mind"

Ne zaman kulaklarımı dinlediğim diğer şeylerin kirinden pasından arındırmak istesem, birkaç grup/albüm/şarkı imdadıma yetişir. Bu şarkı da onlardan biri. Hatta öyle ki, kendisine tahsis ettiğim içimdeki o odada birkaç şarkı daha var; kalbime iki dakika yürüme mesafesindeler.

Pazartesi, Nisan 16, 2012

Radiohead - Coachella 2012

Varlığım varlığına armağan olsun.

Salı, Nisan 10, 2012

My Brightest Diamond @saloniksv


Zamanında dinleyip dinleyip ağladığım, üzüntüden sesimi çıkaramadığım, kendi içime en kapandığım, buralarda en çok yazıp, aslında hiç konuşmadığım döneme ait Shara Worden ve müziği.

Meğerse benim o dönemki halim gibi sesi güçlü ama kendisi kırılgan. O dönem onun şarkılarını özellikle de Gone Away / The Good & the Bad Guy / We Were Sparkling üçlüsünü, şarkıların içinde kaybolup, hiçbir şey için açmak istemediğim ağzımı sonuna kadar açıp, bağıra çağıra, bazen evde tek başıma bazen de insanların ortasında onları da garip anlarıma dahil ederek söyledim durdum.


Hiç aklıma gelmezdi bir gün ona bu anlardan bahsedeceğim; ifadesiz kaldığım bu gibi anlarda sesim olduğunu anlatacağım; ben ona bunları anlatırken gözleri dolup ellerimi tutacağı; ellerimle yüzünü tutup kocaman gülümseyeceğim.

Ama oldu. Birkaç gün önce.

Ve bir de o an, o şarkı.

Pazar, Nisan 01, 2012

"Say my name whisper it"

Nasıl ki yaşadığımızın toprağın altında kaybolanları bulmak için arada bir kazı çalışması yapmak gerekiyor aynısını zihne de yapmak lazım. Zihnin derinliklerinde kaybolmuş anılar, o an bize ne hissettirdiyse, şu an da onu hissettirebiliyor. Tarihi bir esere dokunup, onun neler görüp geçirdiğini hissetmeye, anlamaya çalışmak gibi, anıların yapıştığı anlarda neler hissettiğimizi düşünmek, şimdilerde yaşamanın bir anlamı kalmadığı zamanlarda en büyük hazinemiz haline gelebiliyor. Unutmak kötüdür evet ama sırf sonra unuttuklarımız karşımıza çıktığında yaşadığımız tarifsiz hissiyatlar sayesinde iyidir de. Bir yaşanmışlık, bir kişi, bir şey unutulabilir belki ama o anı, o kişiyi, o şeyi, bizi oraya götürenlerle birlikte unutabilmek, ciddi bir hafıza sorunu yok ise kişinin istese de başaramayacağı bir şey. Bunun için şükretmek gerektiğini düşünüyorum.

O yüzden evet, unutmak, sonradan farkına varmadan ama her nasılsa bilerek bir yerlere serpiştirdiğimiz kırıntıları takip ederek hatırlamak koşuluyla dünyanın en güzel şeyidir bazen.

Deer Stop by Goldfrapp on Grooveshark

Perşembe, Şubat 23, 2012

Lost at Sea

Dünya ile bağlantımın sadece somut eylemlerden ibaret olması her zamankinden çok canımı sıkıyor. Şarkı listelerinde kendimi aradığım bir gündeyim. Sinirliyim, öfkeliyim ve daha bir çoğu. Sonunda Sæglópur'a rastladım. Evet bugün ben buyum dedim. Özet geçmek gerekirse:

Sæglópur by Sigur Rós on Grooveshark

Pazar, Şubat 05, 2012

The Antlers - Thirteen

Onca zaman geçmiş ve ben bu şarkıyı buraya eklememişim demek. Bunu aslında Songs on Loop'a ekleyebilirdim ama yerinin burası olduğunu düşünüyorum. Şarkıyı ilk defa dinledikten sonraki her üzülmemde içimden en az bir kez olsun geçer kendisi. Olanca duygusallığıyla bana güç verir, içimi sakinleştirir, yalnız olmadığımı ve en azından öyle zamanlarda bile tutunabileceğim, seslenip beni kurtarmasını isteyebileceğim bir şeylerin var olduğunu fısıldar. En azından ben öyle hayal ediyorum. Diyor ki meleklerinkine benzeyen bir ses:

"Pull me out
Pull me out
Can't you stop this all from happening?
Close the doors and keep them out

Dig me out
Oh, dig me out
Couldn't you have kept this all from happening?
Dig me out from under our house"


Thirteen by The Antlers on Grooveshark

Cumartesi, Şubat 04, 2012

TKOL From The Basement

Birkaç ay önce buralara koyup izlensin istediğim TKOL From the Basement'ın youtube'da yayınlanmasına izin olmadığından o post burada öksüz kalmıştı. Şimdi nihayet şahane bir şey olmuş ve youtube'da çılgın bir Radiohead arşivine sahip bir kullanıcı BBC ve Radiohead'den özel izinle youtube'a bu konseri koymayı başarabilmiş. Buyrun:

Pazartesi, Ocak 09, 2012

Toro Y Moi - Divina

Another Earth ile Melancholia'yı üst üste gayet bilinçsiz şekilde izlemiş ve tükenmiş bir insan olarak şuraya iki satır yazmak istedim ama sanırım yapamayacağım. Şimdilik şöyle: