Cumartesi, Ekim 23, 2010

Liars - Plaster Casts of Everything

Biliyorum, son albümünüz über müber ama Plaster Casts of Everything'i de çalın bu gece. Lütfen.

Cuma, Ekim 15, 2010

Ed Banger Sevme ve Koruma Haftası

Kızkardeş G.'nin deyimiyle "the latest shit". Buradan bu hafta bağlamında Jüstis'e sesleniyorum: Yeni albüm çıkarın!!! 2007'de beynimizi uçurup sonra keyfinize bakmakla nereye kadar acaba, sorarım size?!

Neyse hepsi buradan olmuyorsa eğer, gidip sayfasında yedi parçalık bu Ed Banger doğumgünü şeysini izleyin bence. Yine Fransız aksanıyla İngilizce konuşmalar, bir havalar, afralar, tafralar. Ben orada olacak idim... Ah ahh...

Perşembe, Ekim 14, 2010

Serena Maneesh - D.I.W.S.W.T.T.D (Stereolab Mix)


Serena-Maneesh - D.I.W.S.W.T.T.D. from Kristoffer Borgli on Vimeo.

Bu sinir bozucu ve akıllara zarar video ile Oslo'dan Stereolab resurrection'ı Serena Maneesh seslendi: D.I.W.S.W.T.T.D

Oslo'dan benim sevebileceğim müzik pek çıkmaz diyen dillerim bonibon yeşili olsun.

Intimidation


Bu ülkede kişiyi korkulardan beslenen dogmatik görüşlerinden ve bunları yük olarak taşımaktan vazgeçirmeye çalışmak son 8 yıldır faşistlik. Bu noktada bu korkularla yaşamaya gönüllü olan ve bunlara dokundurtmayanların özgürlük(!) arayışına inanamıyorum. Tam da bu insanlar işte özgürlük fikriyle pazarlanan (evet, pazarlanan) yeni anayasamıza "Evet" oyu verdiler. Aslında o "Evet" oylarının çoğu özgürlüğe falan verilmedi. Tam tersi onlara, korkularıyla yaşamalarına dair taahhüt veren bu hükümeteydi. Korkuları ve korkularından beslenen hayat görüşleriyle yaşayabilmeyi amaç edinmiş bu kitleyle aynı safta yer alamazdım. Özgürlük, onu seçenlerin korkularına bulandığında ne hale gelir bilmiyordum. Hala bilmiyorum, bilmek de istemiyorum.

Pazar, Ekim 10, 2010

Stand Still



Bazı şeyler aslında biz göremesek de varlar. Bazen bunun sonucu çok ağır olabiliyor. Mesela karşıdan geldiğini görmediğiniz bir arabanın çarpması gibi. Aslında belki de arabayı süren de sizi görmedi o anda. Hayat böyle dalgın.

Bazı şeyler varlıklarını, ifade edilince kazanıyor. O şeyi ne kadar çok ifade edersek, başkaları da görsün duysun diye uğraşırsak o şey o kadar değer kazanıyor ama sonunda hep hızla o kazandıklarını kaybediyor.

Bazı şeyler de eğer varlarsa ifade edilmedikleri için varlar. O yüzden son bir senedir yazmadığım o kadar çok şey var ki. Eskiden yaşayamadıklarımdan cümleler, paragraflar çıkarırdım. Yaşayamadım diye herhalde. Mutlaka o ya da bu şekilde bir mecrada var olsunlar istemişim demek ki diye düşünüyorum şimdi okuyunca. Şimdiyse zaten yaşadıklarımın altını çizmenin onlara verilen değeri yok edeceği korkusuyla onlardan bahsetmekten imtina eder oldum. Bazı şeyler hakikaten sözleri edilmediği için hayatımdalar. Bazıları da bazı sözler edilmediği için yoklar. Neredelerse orada dursunlar.

Bu videoyu neden koyduğuma gelince... Kendisi bugün öğleden sonra Rü'nün baskını ve benim kakaolu ıslak kekimin yanında çok iyi gitti. Göze görünen ama varolmayan, göze görünmeyen ama var olan bir Haydarpaşa. Çağrıştırmış demek ki tüm öğleden sonra ve akşam. Bir de izlemeyen çok şey kaçırır bence, siz bilirsiniz.

Hem "Ben Haydarpaşa olsam, her gün bundan isterim kendime."

‘YEKPARE’ (monolithic) from nerdworking on Vimeo.


Cumartesi, Ekim 09, 2010

Neeext!


Bir varmış bir yokmuş böyle bir şey varmış. Sonra kalmamış. Su verelim demişler. Soğuk olsun demiş. İçince her şey geçmiş. Her şey “geç”miş. Her şey “geçmiş”.