Cuma, Aralık 29, 2006

la ritournelle

http://www.youtube.com/watch?v=6p_WVUZvHLs


bu şarkı eşliğinde gördüğüm, yaptığım, dinlediğim, algıladığım ve algılamadığım ne varsa aşık olabilirim... ama bu olmalı fonda. güzel karlı bir hava ve bu şarkı...

daha nasıl anlatılabilir ki?

"oh nothing's gonna change my love for you
i wanna spend my life with you
so we make love on the grass under the moon
no one can tell, damned if i do
forever journeys on golden avenues
i drift in your eyes since i love you
i got that beat in my veins for only rule
love is to share, mine is for you..."

teşekkürler... kime diye sorarsanız, distractions'la beraber beni bu şarkıların içine atan, hayatıma dalıveren o'na.

ebxjo

ywivg

böyle hiçbir şey yapmayıp oturmak ve dışarıyı izlemek veya veya evin içinde dışarıyı izleyerek volta atmak istediğim günlerdeyim.

görmek istiyorum o büyük resmi ama göremiyorum...

sonra hayatıma dalıveren birinin yolladığı bir şarkı vardı. paul'den pek hazzetmememe rağmen, bir şekilde sevdim bu şarkıyı. distractions adı. sonra ben bu kelimenin içime işlemişliği ile birlikte, sözlükte distractions başlığına bakıverdim. sonunda zero 7 denen grubun böyle bir şarkısı varmış. sözlerine baktım. bu kelimenin neden bir yerlerime kazındığını farkettim. kendi kendini yokeden bir yapısı varmış kendisinin. aynı ben gibi, biraz derine inildiğinde kendi kendini yokeden, daha fazla derine inmemeniz için binbir türlü oyunlarla sizi "distract" etmeye çalışan.

neyse konuyu "dağıtmayalım"...

ne diyordum hmm... evet. neyse... bu kendi kendime sayıklamalarımı bitirebilecek bir şeylere yaklaştığımı görüp o şeye dokunmaktan çekinmek aptallığını yapıyor olduğumu görüp yine bir şeyler yapamamak durumu tersine çevirmek üzere... aklımı başımdan, yani olduğu yerden çekmem lazım bunu yapmak için. sarhoş olmaya bile cesareti olamayan bir ben, bunu nasıl becerebilir bilemiyorum...

ayrıca merak etmekteyim, ne zaman üzerime "hafif" şeyler alıp, "hafif" şeyler yazabileceğim bu sayfada... ne zaman imagine room'a olabilecek en güzel hayalimin resmini koyabileceğim... bunu bilmek istiyorum sadece; bilmemek için de elimden geleni yapıyorum bir yandan da...

ayrıca... neyse bu ayrı bir başlık konusu. bir sonraki başlığa bakınız en iyisi siz...

Cuma, Aralık 15, 2006

sanat ve kadın...

Bir sanat galerisinde görülebilecek en ilginç karelerden birini yaptık fotoğraftaki şahısla galeriyi gezerken. Bir anda aklıma böyle bir kare geldi. verdim eline aynayı. "Hadi" dedim. Bu çıktı.


ssbtpbbyhk

Salı, Aralık 05, 2006

ezhqmvj

bol sayıda envai çeşit requiem tükettiğim bir günde sizlerle beraberim sevgili oda sakinleri. bugün doğum günüm evet ( :) ) mutluyum, yapabileceğimi düşünmediğim kadar saçmalamayı planlarken kendimi armada'da bir sabah kahvaltısı yaptıktan sonra remzi'deki moleskine standının önümde bulmuştum ki bir anda kasada olduğumu farkettim. elimdeki çizgili reporter moleskine'i alıyordum. o anda bu senenin de eskisi gibi geçecek, bu doğumgünümün de hiçbir saçmalık yapamadan geçip gidecek olduğunu farkettim. kendi kendime sinir olmadım değil ama olsun dedim. en azından bugün sinirimi bozan hiçbir şey olmadı. her zamanki gibi doğumgünlerimde mutsuz mutsuz oturmayacağım bir an için bile olsa dedim içimden. sonra eve gelip mozart requiem, ligeti requiem derken (evet kaşınıyorum), imagine room adlı blogumuzun birinci senesini doldurduğunu ve bugün buranın da doğumgünü olduğunu farketmemle irkildim. hemen ayça kişisine o anda açık olan msn penceresinden bu haberi verdim. o da bir "aaaaaa" dedi. sonra da msni kapatıp kendimi önce bu yazıyı yazmaya sonra da dağınık olan odamı toparlamaya ikna ettim. ve buradayım işte.

doğumgünümüz kutlu olsun imagine room ve ben. ipek'in de dediği gibi daha nice "fitter, happier, more productive years" diliyorum ikimiz için de... gerçi bunu ipek diyecektir bir şekilde bugün bir telefon seansında ama olsun.

sipariş ettiğim sigaranın gelmesini beklerken bu yazıyı sonlandırıyorum.

saçmalamaya en derinden inanan ve şu anda ligeti'nin atmosferlerinde salınan oda sakininiz

"divina"...