Dersteyken bugün bir ümitle herkese Cumartesi ders olmadığını söyledim. Hakikaten de sanıyordum ki bu Cumartesi 30 Ağustos. Ama tabii değilmiş. Hem tarihten haberdar olup, hem de bu derece nasıl salaklaşır insan sorusunun cevabını sıcaklara bağlamak isteyecek kadar halim yok kendime yüklenmeye.
Bu demek oluyor ki H. haftaya Cumartesi geliyormuş, tüm o dilekler bir hafta sonraya sarkıyormuş önceki postta.
Bloc Party'i çok sevemeyenlerdendim. Bu gece "Intimacy" adındaki yeni albümlerine bir bakayım dedim taze taze. Ve fakat vokalin o sesi oldukça dinleyemeyeceğimi bir kere daha anlamış bulundum. Hemen kapatıp, Tracey Thorn'un ferahlatıcı sesine bıraktım kendimi.
Bugün bir de bu senenin olayı mıdır benim için bilmiyorum ama, senelerdir görmediğim, kendiliğinden ilişkimi sonlandırdığım bir arkadaşımı sabah sabah dersanede gördüm. Almanya'da yaşıyor aslında kendisi. O yüzden çok şaşırdım gördüğüme de. İngilizce öğrenmeye gelmişmiş çünkü orada okuduğu ikinci üniversitesinde bu dili bilmeyen bir tek o kalmışmış. Benim dersime girseydi çok eğlenceli şeyler düşünebilirdim kendisiyle ilgili. İlginçtir ki, bu sene kopan ilişkilerim tekrardan karşıma çıkıyorlar sanki onları revize etmemi bekliyorlarmış da, bu durumu gözüme gözüme sokmaya çalışıyorlar gibi geliyor artık. Bakalım...
İşte ise yüz ton ağırlığın altına girmiş gibiyim. Sırtımda kocaman bir dünya var da ben bir tepeye çıkmaya çalışıyorum gibi gelmişti mesela taa haftanın başında. Şimdiyse ilginç bir rahatlık ve yaptıklarından çılgınca bir tatmin olma hali var bende. O yük hala var. Ama o yükü taşıyabilecek kadar da güçlü olabildiğim için varmış meğerse. Ben o güçte olup olmadığımı bilemediğimden epey düşüncelere dalmıştım oysa ki. Hayat ne garip, işlerin tıkır tıkır istediğin gibi geçip giderken. Ha bir de "Vapurlar falan" diye devam edeceğimi sandınız siz değil mi? Onaylıyorsanız 1'i, Onaylamıyorsanız sağ alt köşedeki kare tuşuna basınız.
Diğer yandan, dün büyük hevesle, geçen sene bana biri tarafından tanıştırılmış ve hemen akabinde delice dinlemeye başladığım Fujiya & Miyagi adlı çakma caponların yeni promo cd'leri çıkmıştı; onu dinleyeyim diye heves ettim. Ve fakat duyduğum şarkı beni hiç şaşırtmadı. Hatta, her sezon vitrinine baktığımda aynı şeyleri yapmaktan bıkmadılar mı diye düşündüğüm Lacoste'tan farksız olmuşlar. Alıcısı mutlaka olacaktır. Hiç kimsenin Knickerbocker'ın "Vanilla Strawberry" diye başlayan, tadı her zamanki gibi olan bu şarkısına karşı koyamayacaktır. Velhasıl ben geçen sene, özellikle de geçen senenin yazı esnasında boyum kadar bu fuji elmalarının içine battım ve tüm hayatım boyunca bundan sonra hiç dinlemesem de yetecek kadar Fujiya & Miyagi dinlemiş olduğumdan yeni şarkılarını da duyana kadar bu Knickerbocker'ı dinlememe kararı almış durumdayım. Kendilerinden ricam Fuji elmasından Granny Smith'e dönüşmeleri... Ltfn, pls, tşkrlr.
sesli meram 484 -- հանգուցավոր
1 gün önce
0 saçmalayan daha çıktı:
Yorum Gönder