Pazar, Kasım 02, 2008

"Little Bit"

Bu sabah saat 08:30'da çalacaktı telefonumun alarmı ve fekat o alarm çalmadan beş dakika önce Muzo Bey aradı ve bana Lykke Li dinletti gözümü açar açmaz. Zaman farkları arada işe yarıyormuş diye düşündüm sonra. Sonra hep işe yarıyor aslında ama kullanmasını bilen için öyle dedim sonra. Velhasıl türlü salak mesajlardan sonra Muzaffer bana bir şarkı daha dinletti ki ona da "salağım ben" şeklinde mesajımdan sonra ":)" mesajına karşılık "confirmation message received" diyordum ki üşendim. Sonra yatakta bir süre yatarken güzel şeyler düşündüm. Little Bit iyi geliyormuş sabahlaı, aklınızda olsun.

Sonra keyifle üzerime güzel bir şeyler giyindim. Yola koyuldum. Dersime girdim. Bitti 01:30'da. Eve gelene kadar saat üç olmuştu. Eve geldiğimde Paul'un benle oynamak için yaptığı salaklıklara dayanamayıp, elime aldığım saçak türü ne varsa Paul'u biraz hareketlendirdim. Eğlendik beraber. Sonra Reset için yazmam gereken iki yazı vardı. Birisi Parenthetical Girls idi, diğeri ise Fujiya & Miyagi.

Parenthetical Girls'ü bir sene önce last.fm'de gezinirken keşfetmiştim. Pek hoşuma gitmişti albümleri. İlginç sözlere sahipler. Bir kere hayatımda onlar gibi söz yazan başka bir grup tanımıyorum. Hani sözler çok abstrakt olur anlaşılmaz ama sevilir, bazı MOgwai ve Radiohead şarkıları gibi arada. Veya tamamen aşk meşk üzerine olur şarkılar. Veya havadan sudan, veya işte kavramlardan bahseder durur şarkılar. Ama bu adamların şarkıları masif olarak ergenlik cinselliği, ahlaki yaptırımlar ve kadın erkek rolleri gibi konular. Kendilerini tamamen cinsiyet temasına kaptırmış bunlarla ilgili şarkılar yapan bildiğim tek grup anırım. Ve öyle güzel kelimeler seçiyorlar ki bunu yaparken, anlıyorsunuz öylesine rastgele yapılmazdığını hiçbir şeyin. Bir de kendileri daha bir orkestral bir yapıyı benimsemişler. İlginç coşkulu bir hal amış müzikleri üç tane birden fazla enstrüman çalan müzik insanlarını da gruba dahil edince. Artık daha efendi gibi giyiniyorlar öyle eskisi gibi saçları başları dağınık değil. Dışarıdan pek bir efendiler içleri ise aynı. Entanglements adlı son albümleri tavsiye etmelik tam.

Fujiya & Miyagi ise 2007'nin yaz başında bana tanıtılan bir gruptu. Hemen ısınıvermiştim. Hatta o kadar ki şimdi grup Last.fm'deki tüm zamanlar listelemde ilk onda yer alıyor. O fısıltılı ritmleri çok sevmiştim. Transparent Things ne zaman canım sıkılsa sarıldığım birkaç albümden biriydi bu sene boyunca. Listede ilk onun içinde yer alabildiğine göre düşünün ne kadar sıkılmış canım artık...

Neyse, bu adamların ki dört kişiler bunlar, Lightbulbs adlı son albümü epeyce sevimsizdi. Knickerbocker'la ilgili hemen dinler dinlemez bir yorum yapmıştım zaten pek vasat bulduğuma dair ilk single olan bu şarkıyı. Tüm albümün öözetiymiş meğerse o şarkı. O kadar sevdiğim Transparent Things'ten sonra böylesi bir hayalkırıklığı yarattığı için Fujiya & Miyagi'yi kınadım durdum yazımda da. Kın Kın Kın!

Şimdiyse sıkıcı Pazar günüme bir adet Fuji elmayla devam ediyorum. Cidden elma yiyorum. Bunu da burda yazacak kadar sıkıcıyım, evet.

Dün gece Frank Sinatra gecesiydi. Pek güzeldi sonrası biraz sıkıcılaşsa da. Sonra konuşuruz. Bai.

0 saçmalayan daha çıktı: