Hissizleştim. Hastayım diyor insanlar, konuşmanın sonuna geliyoruz o zaman farkediyorum hastayım dediğini onların... Sonra farketsem de tek bir şey söylemiyorum durumla ilgili. İyi bir şey değil bu ama öyleyim.
Sonraaaa bir günde 10 saat ders veriyorum. Buna ne demeli?
Ha bir de bomboş yazıyorum. Bu da iyiye işaret belki bilmiyorum.
Telefonumun açık olup olmadığını kontrol bile etmiyorum tabii bu arada. İlginç bir ayrıntı olarak bunu da yazayım. Hiçbir mesaj veya telefon beklemiyor oluşum da aylar sonra garip gelen bir şey.
Her şeyi yiyorum. Ne bulursam ağzıma tıkıyorum. Oral dönemini aşamamış bir insan görüntüsü çizmekteyim. Tükettiğim sigara miktarından bahsetmeyeceğim bile.
Acaip müzikler dinliyorum. Mor bir şey aldım kendime. "Şey" diyorum kendisine çünkü adı nedir bilmiyorum. Şu kulaklar üşümesin diye takılan zımbırtılardan işte... Neden aldığıma gelince, dışarıda müzik dinlerken bir nebze olsun dış sesleri azaltıyor bu "şey". Sevdim kendisini. Evet ayrıca, bir adet Sennheiser alma vaktim gelmiş de geçiyor.
Geçen gün gördüğüm bir rüyayı bir arkadaşıma bir şey anlatırken anımsadım. Geçen gün dediğim de bir ay önce falan. Rüyamda alt taraftaki ön dişlerimden birinin arasına kaçan kılçık diye tanımlanabilecek bir şeyi çıkarmaya çalışırken, dişim çıkacak gibi oluyordu. Sonra bunu farkedip dişime dokunuyorum. Sallanıyor düşecek gibi. İşimi gücümü bitirip dişçiye gideyim diyorum. İşim gücüm bitince kendisini yokladığımda yerine oturmuş olduğunu ve artık kanamadığını farkedip rahatlıyorum.
Tam bugün bu rüyayı bir ay önce anlattığım arkadaşımla konuşurken, onun bana dedikleri ve bu rüyam geldi aklıma işte. O bu rüyayı çok sevdiğim biriyle yaşayacağım ayrılık olarak yorumlamıştı. Çok sevdiğim biriyle ayrıldık. Artık iletişim bile kurmamayı yeğliyoruz son zamanlarda hatta. Ama bir şeyler daha eklemişti kendisi. Olumlu yorumlar olduklarından buraya yazmıyorum. Hayatımın bu döneminde olumlu olabilecek tek bir şeyin kalmadığını düşündüğümden olsa gerek.
Yaşlı bir kadın bildiğim bir dilde TV'de konuşmakta ve ben birinin tavuklu makarnasını yerken oturduğu yerde oturmaktayım. Bir daha kimseye tavuklu makarna yapmak istemiyorum. Bunun gibi türlü zırvalıklarla hayatımı daha ne kadar saçma bir hale getiririm düşünmek bile istemiyorum.
sesli meram 483 -- հոգաբարձու
1 hafta önce
2 saçmalayan daha çıktı:
boş yazıya boş yorum yapmış olucam sanırım. en azından böylesi daha eğlenceli. telefon denen şeyin obsesif bir şekilde algılanmasını hiç anlayamıyorum. ben telefon özürlü biri olduğum için olabilir. genelde gelen mesajları, çağrıları birçok kez 2-3 gün sonra görmekte, gördüklerimi de genelde cevaplamamaktayım. "aman, ne cevaplıcam" gibi de değil bu. sadece unutuyorum. telefona bakmayı da, telefonu en son bıraktığım yeri de, baktıktan sonra bana ulaşmaya çalışmış bahtsız arkadaşlarıma geri dönmeyi de... böylesi daha iyi. telefonu önümdeki sehpaya koyup, birşey geldiğinde kedi gibi telefona atlamayı sevgili için bile yapmak zor geliyor ama yapılıyor.
tüketilen sigara, ertesi gün çok huzursuz ve daha çok yorgun-halsiz uyanmaya sebep oluyor. hem bete girmek kolaylaşıyor, hem de bezgin bezgin takılıp can sıkıntısından bir şeyler yemek. sonra o tavuklu makarna da olsa, başka bir şey de olsa "ya ben bunu neden yedim?" gibisinden triplere giriyorum. alakasız oldu, neyse...
bu arada rüya yorumları ve astrolojiye olan ilgi için pek bir yorumda bulunamıyorum.
Battı balık yan gider; sennheiser kulaklıklar da oldukça şölen ama işte çok fazla müzik dinleyen insan tuvalette de dinlediği gibi yatakta da dinliyor haliyle. ama cx300 gibi bir kulaklıktan bahsediyorsak, yataktaki her kıpırdamada, kordonun hışırtısına katlanmak başlarda oldukça zor oluyor.
bu dengesiz yorum üzerine de dengesiz abi stephen malkmus'tan dark wave gider.
esen kalın.
Ferahladım bu yorumla beraber biraz da olsa. Radiohead'in In Rainbows'unun 2 numerolu Cd'si o kadar uyumlu ki şu anki ruh halimle. Bununla ilgili bir post gireceğim sanırım birazdan. Yorumda harcanacak bir tespit değil aklımda henüz oluşan fikir.
Bu da benim yinelenen zırvalamam olsun.
Tenks :)
Yorum Gönder