Şu fotoğraf 20 Ağustos'ta Viyana'dan Prag'a dönüşümüz sırasında çekildi. Çok güzel bir yolculuktu. Hiç öyle keyiflisini yaşamamıştım. Speşıl tenks tu O. ve korkunç navigasyon teyze.
Ağustos ayı bu sene nasıl bir aymış ben anlayamadım. Kendi etrafımda dönmüşüm de durunca şuursuzca bir yere yığılıp kendime durağan bir odak noktası seçmeye çalışıyormuşum gibi hissettim tüm ay. B.'Nun deyimiyle bir de leyleği havada görmüşüm. Çok gezmişim. Hakikaten de öyle oldu. Önce Adana, Ordan Ankara, oradan İstanbul, Prag, Viyana, Prag, İstanbul, Ankara, İstanbul. Leylek değil, leylek sürüsü görmüş olmalıyım.
Bir de ben tabii hikayenin geri kalanını bu sabah yazacaktım ve hatta sözde Pazar gününü bloga ayıracaktım ama, şu anda otobüsteyim ve İstanbul'a yaklaşık bir buçuk saatlik bir yolum kaldı. Her ne kadar şu anda da yazabilecek olsam da gerekli görsel ve işitsel materyaller evdeki bilgisayarda olduğundan, ufak laptop ile ancak bunları yazabiliyorum. Dönüşte -ki nereye döneceğim, neler oluyor hayatımda ben bile yetişemiyorum hızına- yazarım artık diyorum. Şu anda geçmekte olduğumuz Abant'tan sevgiler gönderiyorum. Deerhunter da "You can't love what you can't like" diyor. Adeta birbirimizi tamamlıyoruz, süperiz, harikayız.
0 saçmalayan daha çıktı:
Yorum Gönder