B. dedi ki "Senin çeyizinde ne güzel şarkılar vardır". O anda Nick Cave'e rastladım onun deyimiyle "çeyizim"de :)
Bu şarkı ise bana Nick Cave sevmediğimi düşündüğüm ama sabırla seveceğim bir zamanı beklediğim zamanlardan bir sabahı hatırlattı. Dönüşümü dört gözle bekleyen İ. beni Ulusoy'dan almaya geldiğinde, arabaya biner binmez o an için özellikle yanına aldığını söylediği No More Shall We Part albümünü hemen açmıştı. Renklerden metalik gri, kokulardan is, havalardan soğuk, saatlerden sabah 7, aylardan Ocak, divina'lardan 2005'ti ve dolayısıyla kafasının içindekilerle kalbindekileri uyumlandırmaya çalıştığı o üç senenin tam ortasıydı. Sonra yavaş yavaş, sessiz sakin, dışarıyı izleyerek eve giderken bu adamı sevebilirim dedim ilk kez. Sonra birkaç şarkıyla aklımın bir köşesine saklayıp daha sonraki zamanlarda daha çok sevebilirim belki dedim.
Şu anda yine dinliyorum, hala seviyorum ama daha ilerde daha çok belki diyorum. Önceki söyleyişlerimden tek farkı daha az inandığım. Ama bu şarkı yok mu bu şarkı... Her seferinde heveslendiriyor beni delice. Sonra bir yerlerde bilmemkaçıncı şarkıda duruyorum. Keşke Nick Cave tek şarkı yapmış olsaydı diyorum... Belki kedimi sevdiğim kadar onu da sevebilirdim diyorum. Hakkını yiyorum biliyorum ama olmuyor sanırım. Neyse, lafı uzatmadan, az pişmiş bir And No More Shall We Part geliyor bu beyefendiden. Kimi'ciğim kulakların çınlasın!
sesli meram 484 -- հանգուցավոր
2 gün önce
0 saçmalayan daha çıktı:
Yorum Gönder