tüm insanlığın bir şeylerden acı çekmesi, bir şeylere ihtiyaç duyması, bir eylerin onları mutlu veya mutsuz kılması ne kadar saçma. yani karşımızdakine biz değer yüklediğimizde verdiğimiz değerin bize bir silah olarak geri doğrultulmuş olduğu gerçeğini nasıl da görmezden geliyoruz her seferinde... anlayanlar için söylüyorum bunu tabii... nasıl da ona yüklediğimiz anlamlar olmasa karşımızdakinin bize zerre kadar dokunamayacağını anlayamıyoruz. nasıl da kendimizden başka hiçbir şeyin gerçek olmadığını görüp de algılayamıyoruz. nasıl da bize acı veren her şeye o gücü tam da bizim verdiğimizi göremiyoruz. buna şaşırıyorum bugün de.
başkalarına ne kadar da çok ihtiyacımız varmış. bunu iyice kafama soktum bugün.
acı çekmek için, mutlu olmak için, mutsuz olmak için, gülmsemek, ağlamak için, kırılmak için, üzülmek için, bakmak için, sevmek için, nefret etmek için... halbuki her seferinde tüm bu eylemleri kendimize karşı yapıyoruz/hissediyoruz farkında mısınız?
o yüzden ne yaptıysak küçücük evrenlerimizde hepimiz kendimizden başka bir şeyi suçlamayalım. eh bu kadar suçlamak istiyorsak da o zaman hayatı suçlayalım; o her seferinde kesin konuştuğumuz ve kesin ve net yargılara vardığımız her konuda bize "nanik yapmak" üzere pusu kurmuş hayatı.
sesli meram 484 -- հանգուցավոր
1 gün önce
2 saçmalayan daha çıktı:
quod me nutrit me destruit :)
Yorum Gönder