Bu Apparat kişisinin tacizlerini hatırlıyorum da, bir inmedi aşağıya ona sinirleniyorum. İnseydi hemen yapışırdım kendisine. Hatta bir kısmını bu yazının başlığı yaptığım Birds'te öyle güzel yazmış ki o sözleri, Meriç'in "Apparat'a 'Do you believe in love?' diye sor, çünkü inanmayan adam böyle müzik yapamaz" demesini çok iyi anlayabiliyorum. Sanki kalbimi okur gibi:
"Your heart's
a messy place
A giant
garbage dump
for all the feelings
you can't handle
That's where you
bury all of them
and wait 'til they decay
'Til single spark ignites them
to new light"
demiş mesela. O yüzden artık hocası bir gün ona demiş ki "Yavrum bundan sonra senin adın 'kalp okur-yazar' olsun." İyi demiş bence, çok mantıklı. Böyle güzel bir adam (bazıları elektronikçi hipster diyerek kıskanıyorlar ama) ve böyle güzel şarkıların tam da ruh halimin böylesine güzel olduğu ve sürekli sırıttığım bu zamanlarımda kulağıma çalınmasını itunes ve ekibine borçluyuz. Arada olur ya hani unutursunuz bir şarkıyı, sonra duyunca aniden, takılıp kalırsınız bir sonraki unutkanlığın başladığı ana kadar. Bu da öyle bir şey.
Unutmak demişken bir de, unuttuğum bir şeyler vardı bir yerlerde. Sanırım hafif hafif hatırlamaya başladım onları. Bu ara telefonum kulaklara yapışıyor belli vakitlerde. Sabah saat 7.30'un gelmesini istemek gibi bir alışkanlık sahibi oldum. Gecenin bilmemkaçında kurulmuş telefon alarmı, tekrardan uykuya dalacağımı bilsem bile öyle güzel geliyor ki kulağa. Tabii burada alarm sesimin Morning Bell olmasının da payı var. Thom'a her zamanki gibi teşekkürlerimizi, sabahları daha da çekilebilir kıldığı için öpücüklerimizi gönderiyoruz tabii. Ama artık bazılarımıza daha çok.
0 saçmalayan daha çıktı:
Yorum Gönder