Perşembe, Temmuz 23, 2009

"Dear Lord"


Bunlardan sırasıyla Schemer, Perfectionist ve Emancipated Woman'ım. Nasıl yalan.

Bence büyük aşk hikayelerinin hepsi yalan dolan. Bize değer vermeyen, bizi beğenmeyen insanların sevgilerinin aktığı yerlerde olamadığımız için kendi kendimizi yeyip duruyoruz ve bunu yaparken içten içe kendimize o insana verdiğimiz kadar değer vermediğimiz için aptal olduğumuzu biliyoruz. O aptallığı başkalarına belli etmemek için en şahane ve en erdemli yol olarak "çok sevmek" gibi etiketlere başvuruyoruz. Aptallığı görünmez kılmanın en iyi yolu olarak "kimseninkine benzemeyen o çok sevmeler"den medet ummamız çok acaip.

Geçen hafta bir arkadaşımın sınıfında çok akıllı devlet insanlarından bir tanesi, kendisine ev sahibine bir yazı yazma görevi verildiğinde, ev sahibi kelimesinin İngilizce karşılığının "landlord" olduğunu öğrenip, yazısına "Dear Lord" diye başlamış. Tüm gün eğlencemiz oldu. Kabul ediyorum, biz İngilizce öğretmenleri böyle korkunç derecede basit ve herkesin yapabileceği kadar normal olduğu iddia edilebilecek hataları görünce, yabancı dil öğretmeni olmanın verdiği kocaman özgüvenlerimiz ve egolarımızla baya eğleniyoruz. Herkes annesinin karnından İngilizce biliyor halde doğmalı tabii. Ama, hakkaten komikti ya.

Migren o pek güzel kafamın içinde duydu zilin sesini ve soldan soldan kendini belli etmeye başladı sanıyorum. Ama doktora falan gidesim yok. Kendi haline bırakıyorum. Eğer inatçılık yaparsa eşek sudan gelinceye kadar döveceğim onu. Eşek sudan neden gelemez ki? Yüzemiyor ve boğuluyor mu yoksa? Yazık yiea.

Profesör adında bir pony ile tanıştım geçende. Küt kesilmiş sarı saçları var. Kendiyse kahverengi. Alnından gözlerine doğru inen o küt kaküllerini sevmek, sonra aynı şeyin bana yapıldığını düşünüp, hem masaja gitmeye hem de Profesör'ün büyükleriyle kaynaşmaya karar verdim.

Acaip kadınlar var. Büyük sosyolojik çıkarımlar yaptığını düşünüp, abartmıyorum, "Kadınlar Türkiye'de eziliyor. Ezenleri Taksim'de sallandıracaksın bak bir daha yapıyorlar mı" temalı yazılar yazıyorlar. İki dakika sonra da romantik olduğunu düşündükleri ama had safhada cheesy olan sözler, cümleler. Ne ki bu şimdi?

Dinlediğim yeni bir müzik yok. Var ama başkalarına yok. İzlediğim yeni bir film de yok. Bu hakkaten yok ama. Takip ettiğim siteler ve bloglar dışında okuduğum başka bir şey de yok. Ha az sonra bir sınav okuyacağım ama isteyen gelip elimden alıp bana bir iyilik yapabilir. Reader'da da bakılacak müzik blogu listem epeyce kabarık. Sadece onlar için bile bir asistana ihtiyacım var. İsteyen olursa iyi bir maaş veriyorum aklınızda olsun.

"Vesvese" ne de güzel bir kelime olduğunu fark ettim. Kızkardeş G the first hazretlerinin süper telafuz ettiği bir kelime bu. Bu hafta G. bu kelimeyi söylediği ses kaydını dinledim tüm gün. Müziğe vakit kalmamasının sebebidr bu "vesvese".

Herkesin bildiği gibi olması dileğimle, bai.

0 saçmalayan daha çıktı: